Fakat burada insanlarla uğraşmaktayız ve insanın yalan söylemeye muktedir tek hayvan olduğu evrensel olarak bilinmektedir, şurası açıktır ki, kimi zaman korkudan kimi zaman ise çıkardan yalan söyleseler de, yine kimi zaman hakikati savunmanın elinin altındaki tek yolunun bu olduğunu vaktinde anladıkları için yalan söylerler.
Kadere meydan okumanın çok çeşitli yolları vardır ve neredeyse hepsi de boşunadır ve en kötüsünün olacağını düşünmeye mecbur kalırken en iyisinin olacağına inanmak ise bu yolların en sıradanlarındandır, bu dikkate değer bi teşebbüs olabilir fakat mevcut durumda hiç sonuç vermeyecektir.
Bir şeyler yapıyorum, yürüyorum, konuşuyorum, yemek yiyorum yani her zaman yaptığım işleri sürdürüyorum ama nasıl anlatsam, bir boşluk duygusu içinde. Sanki içimde derin bir hiçlik var.
Bizim türümüzün bu dünyada yaşamaya, hem birbirini hem dünyayı yok etmeye hakkı yok, hepimizin içinde korkunç bir canavar yaşadığı yadsınamaz bir gerçek.
Sanki varoluşumuz, yaşamımız birtakım anlamsız, saçma sapan rastlantılara bağlı değil de daha derin ve kavrayamadığımız bir anlamı varmış gibi duyumsarız ve itiraf etmesek bile herkesin hoşuna gider.
Bu yeni argo, bende cehalet duygusu uyandırır. Bu kadar güzel kızların niye kendilerini bu duruma düşürdüklerini- kendilerinden ve hemcinslerinden niye bayan diye söz ettiklerini - anlayamam, ister istemez küçümserim.
Birkaç yıl önce okuduğum, adı galiba Mutluluk olan bir romanda denildiği gibi, biz, bu ülkenin okuryazarları, boşluğa düşen bir trapezci gibiydik. Doğu askısını bırakmış, Batı askısını da yakalayamadan aşağı düşmüştük.