-Yüzbaşı Faruk ,İstanbul.Beni emretmişsiniz.
-Oğlum,dün akşam Beyoğlu’nda İngiliz İnzibat Subayı Teğmen Miller’i emre rağmen selamlamamışsın.Doğru mu?
-Evet efendim.Doğru.
-Herhalde görmediğin için selamlamadın?
-Hayır efendim,gördüm.
-Niye selamlamadın öyleyse?Selamlamanız için emir verilmişti.
-Rütbesi benden küçük olduğu için selamlamadım Paşam.Askerlik törenince,önce onun beni selamlaması gerekmez miydi?
-Askerlik töreni mi kaldı a yavrum?Adamlar galibiyet haklarını kullanıyorlar.İngiliz komutanlığı bu sabah olayı protesto etti.Mesele çıkarılacak zaman değil.Hemen şu teğmeni bul da özür dile.Olayı kapatalım.
-Paşam bir de beni dinlemenizi rica ediyorum.
Balkan Savaşı’nda teğmendim,Çanakkale’de üsteğmen,Suriye Cephesi’nde yüzbaşı oldum.Ben bu rütbeleri tek başıma savaşarak almadım.Her rütbemde binlerce şehidin ve gazinin hakkı var.Onların hakkını korumak namus borcumdur.Beni affedin özür dileyemem.
-Anlamadın galiba.Harbiye nazırı olarak emrediyorum!!!
…Yüzbaşı Faruk sükunetle apoletlerini bir hamlede söküp nazırın masasına bıraktı:
-Artık emrinizi dinlemek zorunda değilim”
Halide Elip Adıvar :
“…Bir hafta önce Eskişehir’deydim.
Gördüklerimden birini size de anlatmak istiyorum.
Uçakların gövdesi ve kanatları,özel bir keten kumaşla kaplanırmış.
Bulunamadığı için bizimkiler,kaput beziyle kaplıyorlar.Özel yapıştırıcısı olmadığı için ,kaput bezini uçakların gövdelerine ,kanatlarına nal mıhı ya da zamkla tutturuyorlar.Bezin gerginliği ve kayganlığı emayit denilen özel bir sıvı ile sağlanırmış.Getirtemedikleri için beze,kaynatılmış patates kabuğu ve paça suyuna tutkal,kola karıştırılarak yaptıkları bir pelteyi sürüyorlar.Sonra da gözlerini bile kırpmadan bu uçaklara binip uçuyorlar!
Kardeşlerim !
Sizleri,milletinin şerefini ve namusunu canından aziz bilen bu genç ve yoksul orduya yardıma çağırıyorum!”
“…Mutsuz olduklarını söyleyen insanlara hemencecik inanmayın.Hele önce bir sorun bakalım hâlâ uyuyabiliyorlar mı? …
Yanıt evetse ,her şey yolunda demektir…”
“…Yaşam yalanla dolup taşan bir çılgınlıktan ibaret olduğuna göre,insan ne kadar uzaktaysa,yalanlarına ne kadar çok şey katabiliyorsa ,o kadar mutludur,bu da doğal ve olması gereken bir şeydir.Hazmedilmesi zor olan gerçektir.”