Ölüm, elini kolunu sallaya sallaya evlerin arasına giriyor, aralarından birini yanına alıp gidiyordu. O konuşmaya başladığında geri kalan herkes susuyordu. Ölümün geldiği yere koyu bir sessizlik çöküyordu.
Ölüm belki de bizim anladığımız gibi değildi. Yahut her insan ölüm sonrasında farklı bir varoluş haline erişiyordu; kimileri birkaç metrelik çukura hapsolurken kimileri de alabildiğine özgürleşiyordu. Hayatlar ne kadar farklıysa ölüm sonrası da farklıydı.
Allah'ın merhameti, umutsuzluk ve kederin tam ortasındayken tecelli ettiğinde insanın yalnızlık endişesi hafifliyor. Sesinin duyulduğunu bilmek kadar kıymetli ne olabilir?