Bir süre sonra,
bir eli tutmakla, bir ruhu zincirlemek arasındaki
ince farkı öğrenirsin,
Ve aşkın yaşlanmak,
birlikte olmanın da güvende olmak
anlamına gelmediğini öğrenirsin.
Hiçbir şey seni üzemez gibi davranırsın ama en ufak şeyde içine doğru devrilirsin.Olmayan kapılardan geçip, bildiğin tüm duvarlara çarpınca anlıyorsun: dert taşıyacak hâlin , dengede duracak mecâlin yok (Huzeyfe Mücahit)
“”Bana hastanede: ‘karın öldü’ dediklerinde ne yapacağımı, nasıl tepki vereceğimi bilemedim. İçimden eve gidip karıma olanı anlatmak ve bana ne yapmam gerektiğini söylemesini istedim” diyor Tolstoy karısından bahsederken. Aşkın en etkileyici izahı bu olsa gerek.”
Sevgili Anna,
En güvendiğin insanlardan kötülük görüp üzülmen güçsüz biri olduğun anlamına gelmez. Fizik kurallarına göre; Sırtını dayadığın bir nesne birdenbire giderse sende o yöne doğru devrilirsin.Yani bunun güçsüzlükle alakası yok.
Allah’ım hani Secde suresinde diyorsun ya “Hiç kimse kendisi için gizlenen müjde ve mutluluğu bilemez.”
Ya Rabbi hayal bile edemeyeceğim müjde,mutluluklara kavuştur beni.🙏
O zaman sende kendini yargılarsın. En gücü budur zaten. Kendini yargılamak başkalarını yargılamaktan çok daha güçtür. Kendini yargılamayı başarabilirsen gerçek bir bilgesin demektir.
Artık insanların hiçbir şey tanımak için vakitleri yok. Her şeyi hazır alıyorlar satıcılardan. Ama dost satan dükkanlar olmadığı için dostsuz kaldılar.
1. Tabutumu en iyi doktorlar taşısın: En iyi doktorların bile ölüme çare bulmayacağı anlaşılsın.
2. Servetimi sokaklara saçın: Dünyada kazanılan paranın dünyada kaldığı görülsün.
3.Bir elimi tabutan sallandırın.Elim boş gittiğim görülsün.