Bu gece de bunun üzerine düşünmem lazım biraz.
Sırrını söyleme dostuna gider söyler dostuna demişler ama kulağımıza küpe edinemedik bir türlü. Herkesi kendimiz gibi bildiğimizden olsa gerek.
Anlatır dururuz dost bildiklerimize derdimizi,üstüne bir kaç kelime ekleyip senaryoyu kendilerince yazıp sağa sola anlatırlar seni derinden inciteceğini bilseler bile...
Üstümde çok değişik bir sakinlik var. Kafamın içi deliriyor ama sakın sakın duruyorum. Hiçbir şeyin yolunda gitmeyişini mi kabullendim yoksa kusursuz bir sinir krizi öncesi sessizliği mi ayırt edemiyorum...
#huzurlukalem
Bu çağda kimse açık değil. Hep bir oyun hep bir karmaşa hep bir yarım bırakma.
Hikâyeler de yarım, dostluklar, ilişkiler de.
İnsan neyin bitip neyin bitmediğini, neyin İyiye gidip neyin gitmediğini bir türlü anlayamıyor.
Maıguerite Duras, "...yitirmek İstemiyorsam, Özgür bırakmak zorundayım. diyor Sevgili'de.
Bu belirsizlik çağında kendinize de karşınızdakine de yapacağınız en büyük iyilik açık olmak ve onu özgür bırakmaktır . Dönecekse de, sevecekse de, yitirilip gidecekse de herkes kendi bilir.
(ç)Alıntı.
"Yaşamaya mecbur olduğumuz tüm insan ilişkilerinde, küçük sevinçlerden hep medet ummaya çalışacağız. Ve bu yolun bir yerinde hiç beklemediğimiz bir anda bir hayaletin ya da şehrin tutsağı olduğumuzu anlayacağız"
Mecburiyetlerimiz bizi nasıl da hapsediyor, hiç farkında varmıyoruz üstelik. Geç olmasın
Bu tutsaklığı fark ettiğimizde yıllar yıllar geçmiş olmasın...
...bir sürü insan başkalarının başına gelen korkunç olaylardan sanki gerçekten üzgünmüş ve yardım etmek istiyormuş gibi söz ederlerdi;
ama işin gerçeği, başkalarının acılarından zevk aldıklarıydı. Böylece kendilerinin mutlu ve şanslı olduklarına inanabiliyorlardı.