Bu, hepimizde kök salmış olan bir korkudur, doğal bir güdüdür. Statükomuzu bozmaktan korkarız. Ama bir kez harekete geçtikten sonra ‘normal’ olan şeyleri yapmak korkutucu hale gelir çünkü normal olmak için bütün hayatınızdan vazgeçmenin nasıl bir risk olduğunu kavrarsınız.
Bizler insanız, düşünce, duygu ve hareketten oluşan birer torbayız, dürüst yalancılar ve namuslu üçkağıtçılarız, günahkâr ve azizleriz, yürüyen çelişkileriz, hem karanlık hem de aydınlığız.
Bir tutkumuzu gerçekleştirmek ya da idealimizin ne olduğunu keşfetmek yerine kısa ömürlü zevklerle ödeme kuyruğunda sona eren heyecanlara kendimizi uydurduk.
Minimalizm, anlamlı bir yaşam sürmek için kullandığımız bir araçtır. Kural yoktur. Daha çok önemli olanlara odaklanabilesiniz diye hayattaki gereksiz şeyleri çıkarıp atmakla ilgili bir şeydir.