Müftülükten bilim adamlığına uzanan 56 yıllık kısa bir ömür...
Oğlu Abit Dursun'un kaleminden Turan Dursun'un yaşam öyküsü aktarılıyor bizlere.
Turan Dursun'un bilgiye açlığı, her şeyi sorgulayışı, azmi, dürüstlüğü, insan, doğa ve kitap sevgisi, adalet ve laiklik anlayışı, aydınlanma ve aydınlatma yolunda verdiği mücadele beni derinden etkiledi.
Yaşam hikayesinin yanında, kitapta Turan Dursun'un bazı yazılarına, mektuplarına, şiirlerine ve katledilmesinin ardından hakkında yazılan yazılara da yer verilmiş.
İlgiyle okudum, tavsiye ederim.
'Din konusunda gerçeğe ulaştığımda kendime sordum. Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım?'
Turan Dursun
Babam hep okurdu. Gazeteyi bırakıp kitabı eline alırdı, kitap bittiğinde tekrar gazeteyi okumaya başlardı.
Birkaç günlüğüne ilçe dışına çıktığında elinde mutlaka paketlerle gelirdi. Döndüğünde evdeki manzara hep aynıydı. Merakla paketleri açardım: Kitap... Kitap... Kitap...
Babam daha o yıllarda dinci çevrelerin hedefi haline gelmişti Hakkında sık sık dedikodu çıkarıyorlardı "Komünist Müftü Turan Dursun,
Rusya'dan 20 bin lira aldı'" Büyük para'
İnsanların rüşvet vererek bir yerlere gelmesi babamı çok kızdırıyordu. Kendisi her bulunduğu noktaya tırnaklan İle kaza kaza gelmişti. TRT'ye ambar memuru olarak girmişti
Babam din konusunda çok bilgili. 14.yüzyıl Arapça'sını da biliyor. Peygamber döneminin 7. yüzyıl Arapça'sını da. Yunan dünyasından, felsefesinden bilmediği yok. Aristo'nun kitaplarından çoğunu daha 12 yaşında ezberliyor. Kürtçe'yi, Çerkesçeyi de konuşuyor. İstediği düzeyde olmamasına rağmen Fransızca biliyordu
Örneğin hiç unutamam,Deniz Gezmiş arandığında bizimkiler "Gelse de bizim evde saklansa"derdi. Babam ise yakalandığında çok üzülmüştü.
"Bu adamlar gencecik çocukları asacak" demişti.
İki kişi Türk bayrağına sarılı tabutun başında, saygı duruşunda.
Birini tanıyorum, ama nereden. Anımsadım; Musa Anter, 70'lik delikanlı, babam için saygı duruşunda bulunuyor. İçim bir tuhaf oldu,
gururlandım.
Babamın mezarı başında bir konuşma yapmamı istiyorlardı:
"Turan Dursun'un bir sözü vardı:
'Ben korkmuyorum karanlıktan, ben korkmaktan korkuyorum.' Çünkü korkan insan ya yılgınlaşır ya da saldırganlaşır. Babamı Öldürenler yüzüne bile bakmaya cesaret edemeden, kurşunları kahpece arkadan sıktılar."
Kah gülerek kah üzülerek bitirdiğim karısına bizzat kendisinin çiçek topladığını okurken yüzümde beliren tebessüm hala aklıma geldikçe oluşuyor. Abit bey keşke yazmaya devam etse...