Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Merakla paketleri açardım: Kitap... Kitap... Kitap... Kızardım: "Baba niye başka bir şey getirmiyorsun?" Sakin, yumuşak bir ses tonuyla hep aynı yanıtı verirdi: "Başka ne getireyim oğlum?" Yemeğini yemeden kitaplarının başına çökerdi. Evimizdeki tek odada, iki sedirimiz, iki kilimimiz ve iki penceremiz vardı. Eşya almak için paramız yoktu. Küçüktüm ama yoksul olduğumuzu biliyordum. Kimseye söyleyemediğim tek bir isteğim vardı: Siyah lastik bir çizme?
O yıllarda babam Nurcuların büyük tepkisini çekiyor. Onlarla çatışma halinde. Babama çok kızıyorlar. Çünkü babam bir dönem Said-i Nursi'ye sempati duyup kısa bir süre Nurcuların içine girmiş. Sonra ayrılmış. Bunlara veryansın ediyor. Babamın adı o yıllarda "Türkiye'nin aydın müftüsü". Yaşı oldukça genç olan adam, babamı vurmak için evimize gelmiş. Gençle babam gittikleri ormanın içinde saatlerce sohbet etmişler. Babam genci ikna etmiş. Bu arada gencin kalacak yerinin olmadığını, karnının aç olduğunu öğrenmiş. Kalacak yer bulmuş, üstüne giyecek almış, karnını doyurmuş, cebine harçlığını koyup göndermiş.
Reklam
Babam sürekli okuyor. Okudukça şaşkınlığı artıyor. Her akşam, kitap okurken bir elinin tersini diğer elinin avucuna vurarak söylediği sözleri ezberliyoruz: "Dur dur, daha neler göreceğiz... Ben zaten anlamıştım... Vay vay vay..." Amcamın, halalarımın atlaslarını inceliyor, diğer kitaplarını okuyor. Din kitaplarında yazan göğün katlarını hesaplıyor, gülüyor. Elinden cetvel, pergel düşmüyor...
2000'e doğru'nun her kapak haberi Türkiye gündemine bomba gibi düşüyor. Şimdiye kadar Türkiye basınında kimsenin cesaret edemediği tabuların üzerine cesaretle gidiliyor. Çok sert tartışmalar yapılıyor. Doğu Ağabey (Perinçek) hakkında "katli vaciptir" fetvaları çıkarılıyor. Yazıların uydurma olduğu söyleniyor, ama babam hepsinin kaynaklarını bir bir gösteriyor. Tartışmalar uzayınca dergi islam bilginlerine çağrı yapıyos."Gelin, Turan Dursun'la tartışın." Türkiye'de ne kadar islam bilgini varsa hepsine teklif götürülüyor. Kimse babamla tartışmaya yanaşamıyor. Çünkü biliyorlar ki, babam bu konuda, bırakın Türkiye'yi, dünyanın sayılı din bilginleri arasında...
Sayfa 33
Sonra bana dönüp, "Abit sen tam devlet memuru olmuşsun. Hiç yerinden kalkmıyorsun" deyivermişti.
Sayfa 42
Hasan Yalçın'la sohbet ediyoruz. Babamla derginin Ankara bürosunda yaptığı bir konuşmayı aktarıyor."Söylediği şu sözleri hiç unutmuyorum:'Din konusunda gerçeğe ulaştığımda kendime sordum. Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım?' Turan Dursun bir aydınlanma savaşçısı gibi yazdıklarıyla yanıtladı sorusunu."Biliyordum, babam ölümü yenmişti, ölümün ötesine çoktan geçmişti. Bu nedenle "Ben, yüzyılların doğurduğu ölümüm" diye yazmıştı...
Sayfa 40
Reklam
Adımı söylediklerinde kendime geldim. Babamın mezarı başında bir konuşma yapmamı istiyorlardı: "Turan Dursun'un bir sözü vardı: 'Ben korkmuyorum karanlıktan, ben korkmaktan korkuyorum.' Çünkü korkan insan ya yılgınlaşır ya da saldırganlaşır. Babamı öldürenler yüzünü bile bakmaya cesaret edemeden, kurşunları kahpece arkadan sıktılar."
Babamı alkışlarla toprağa verdik. Üzerine toprak atarken O'nunla gurur duyuyordum. Çünkü benim babam, Giordano Bruno'ların, Hallacı Mansur'ların, Sokrates'lerin, Galile'lerin, Voltaire'lerin yanına gidiyordu. O, insan ve aydın olma sorumluluğunu yerine getirmişti...
Özgür düşünce, dinsel bağnazlıktan bağımsızlaşmış; gerçeğe, akıl ve bilim yolunda ulaşılacağını algılamış kafanın ürünüdür. Batı'da yüzlerce yıl önce savaşımını verdi özgür düşünce, insanı aydınlattı, demokrasiyi türetti, hoşgörüyü pekiştirdi. Toplum yaşamında özgürlük ve demokrasi gerçekleşti mi, en sofu kişi bile her çeşit düşünceye hoşgörüyle bakar; zorbalıkla değil, tartışarak karşısındakini inandırmaya çalışır; cinayeti aklının ucuna bile getirmez. Cinayet, "Şeytan Ayetleri" romanının yazarı Salman Rüşdü için Humeyni'nin çıkardığı fetvada karanlıklaşan ortaçağ kafasının ürünüdür. İngiltere, Almanya, Fransa, Avrupa, Batı; Salman Rüşdi'ye sahip çıktılar. Türkiye Turan Dursun'a sahip çıkıyor mu? Dursun'un katilleri belki bulunamayacak; ama bu cinayetin "faili meçhul" değildir. Aydınlığa sıkılan silahın tetiğini çeken elleri tanımayan kaldı mı?...
Sayfa 109 - İlhan Selçuk - Karanlıkçının Aydınlığa Sıktığı Kurşun - Cumhuriyet 7 Eylül 1990.Kitabı okudu
Belki kullandığı dile, verdiği örneklere itiraz edebilirsiniz; Görüşlerini paylaşmayabilirsiniz, ancak "bir insan olarak söz konusu hakkını sonuna kadar kullanma azmi ve sabrı karşısında" saygıyla eğilirsiniz. Türkiye'de "en büyük tabulardan biri" olan kur'an ve Peygamber eleştirisine böylesine yalınkılıç girmesi, onun "gerçek bir aydın, özgür bir kafa taşıdığının" en net göstergesi, laik düşüncenin önde gelen bir kalemi... Tıpkı Çetin Emeç ve muammer Aksoy gibi. Turan Bey de aynı karanlık kurşunların hedefi. Gerçekte, o kurşunlar Türkiye'deki laik düzeni hedefliyor. arkalarındaki örgüt hep aynı. dolayısıyla bugünkü siyasal ortamda "bire bir bağlantı" artık gözle görünür biçimde toplumda pervasızca kol geziyor.
Sayfa 104 - Yalçın Doğan , Milliyet - 6 Eylül 1990Kitabı okudu
Reklam
144 syf.
9/10 puan verdi
1990 Yılında, yobaz şeriatçılar tarafından kahpece vurularak öldürülen aydınlık savaşçısı Turan Dursun’un oğlunun kaleminden hayatının ve fikirlerinin kısaca anlatıldığı harika bir kitap. Turan Dursun’u öldürmekle kalmadılar, ölümünden sonra ismini karaladılar, tonla iftira attılar ve tabu haline getirdiler, halen toplumuzda çok önyargılar var. Fikrini ve görüşlerini beğenmeyebilirsiniz ancak insanlığı ne kadar biliniyor, ya da kaç kitabını okudunuz da fikirlerine karşı çıkıyorsunuz. Bu kitapda Turan Dursun’un fikirlerinden ziyade yaşayışı ve kişiliği anlatılmış, ayrıca iki şiiri bazı mektupları da bulunuyor. Ölümünden sonra gazetelerde çıkan yazılara da yer verilmiş ki bunlardan birisi Hekimoğlu İsmail. Turan Dursun’u seven sevmeyen herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum.
Babam Turan Dursun
Babam Turan DursunAbit Dursun · Kaynak Yayınları · 2005107 okunma
Turan Dursun'un katili ya da katilleri bulunmaz. Hele hele 12 Eylül faşizminin süreğen, olan ve dikta özlemleri içindeki şu ANAP iktidarı gibi iktidarlar döneminde hiç mi hiç bulunmaz. Çünkü böylesi iktidarlar da aydınlıktan korkarlar. Yüzleri karanlığa dönüktür, aydınlığa değil!.. Ama fazla karamsar olmak da doğru değildir. İnsanlar öldürülebilir ama fikirler, görüşler ve hele yazıya dönüşmüşler, hiç mi hiç öldürülemez. İsterse yasaklamalar, toplatma kararları alınsa bile. Ve gün gelir bu aydınlık yeni Turan Dursun'larda uç verir. Çünkü her şey yok edilebilir de, düşünce adilemez!...
Sayfa 128 - İlhami Soysal - Milliyet, 12 Eylül 1990.Kitabı okudu
'' İki babam var benim: Müftü , din adamı Turan Dursun, diğeri aydınlanma savaşçısı Turan Dursun. Aydınlanmacı Turan Dursun, iki olayın acısını yüreğinden hiç koparamadı: Çocuklarını alıp sevememesi ve karısını dövmesi.''
Sayfa 20
144 syf.
·
Puan vermedi
Biz yetişkinlerin en çok da bu dönemde ihtiyaç duyduğumuz dostluğun masumiyet tohumları, Muzaffer Akar Beyin sayesinde kalbime bir kez daha serpildi. Kendisi, bu kitabı okurken yaptığı paylaşımları sonucu belirttiğim okuma hevesimi bana kitabı yollayarak onurlandırdı. Biyografi, Anı-Mektup-Günlük romanlarını her zaman keyif alarak okumuşumdur. Abit Dursun'un yazarlığından ziyade evladı olarak babasını anlattığı satırlar duygu yüklü. Kişilerin görüşleri, inançları ne olursa olsun ; Olanı anlamak , saygı duymak yerine, olmasını istemenin, zorlamanın izini sürerken yorgun düşmemek adına okunası bir kitap..
Babam Turan Dursun
Babam Turan DursunAbit Dursun · Kaynak Yayınları · 2005107 okunma
Turan Dursun yazıyor: "-Ben hiç zinayı tanımadım. İçkiyi tanımadım. Kumarı tanımadım. Zaten hiçbir oyunu bilmem. Benim babam da imamdı. Babam beni bir hedef için çalıştırmış. Ona göre, ben bir kahraman olmalıydım. İslam kahramanı, din kahramanı olmalıydım." Dursun kahraman oldu. Ama din kahramanı değil, özgür düşünce, demokrasi ve laiklik kahramanı...
Sayfa 108 - Cumhuriyet, 7 Eylül 1990 -İlhan SelçukKitabı okudu
227 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.