96 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
#AgotaKristof ‘dan okuduğum ilk kitap #ÖnemiYok ; yazarın 1956 yılındaki zorunlu göçünün ardından hayallerinden, çocukluğundan ilhamla yazdığı yirmi beş öyküden oluşan tuhaf,rahatsız edici, absürt ve bir o kadar da dokunaklı bir kitap. Yerinden yurdundan ayrı kalmışlığını, aidiyet duygusundan yoksunluğunu, hayata karşı umudunun olmayışını,
Önemi Yok
Önemi YokAgota Kristof · Can Yayınları · 2023489 okunma
Reklam
Absürt
Böyle işte,dünyanın derin anlamını duyar gibi olduğum her seferde, onun basitliği şaşırttı beni.
Sayfa 45 - CanKitabı okudu
.... Siyasi İslam’ın Atası: Osmanlı Uleması Yalnız Olan Yozlaşır Sizce neden yozlaşan inançlar dünyanın her yerinde aynı etiklere sebep oluyor? Aslında anlaşılması güç değil, güç yozlaştırır. Şimdilik dünyayı bırakalım da son günlerde özellikle de sosyal medya fenomenleri sayesinde tekrardan alevlenen “Siyasal İslam” tartışmalarının özüne
İnsanlığın durumu sadece absürt değil, utanç verici ama utanmak için utanabilir durumda olmak gerekiyor.
416 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 günde okudu
Okuduğum en iyi sci-fi'lardan biri ve tv series kesinlikle Wonderful... Zaten ilk diziyi izlemeye başladım, tabii yönetmen koltuğunda Game of Thrones ve House of Dragons'ın yaratıcıları oturunca ortaya Masterpiece çıkmaması absürt olurdu) ( David Benioff & D. B. Weiss)... İncelemeyi kısa tutucam çünki, Çin Kültür Devrimi'nden başlayıp - Trisolarislilerde bitirirsem aşırı spoiler içereceğinden eminim. Yani, şöyle bir summary yapayım öyleyse : Novella, kaotik bir sistemde üç gök cisminin hareketinin önceden tahmin edilmezliğini ifade eden matematiksel bir kavram olan " Üç cisim Problemi"nden adını alır. Story , gizli bir askeri proje etrafında şekillenir ( Ye Wenjie ve Kızıl Sahil üssü) ve insanların uzaya gönderdiği sinyallerin, yok olmanın eşiğinde olan bir sivilizasiya tarafından yakalanmasıyla gelişir (Trisolarisliler bizden 400 yıl uzaktadırlar, onun için dünyamıza Sophon'larını gönderirler ). Bu kultura, dünyayı işgal etmeyi planlar ve bu reputasiya Dünya'da farklı grupların oluşmasına neden olur ( ETO, Adventistler ve diğerleri) . Şimdiden söyleyim bir kaç güne okur bitiririm tarzı bir kitap değil ve Fizik yasalarını tekrar sorguladığınız, science dünyasında gezintiye çıktığınız, Religion ve bilimin frontonu zorlayabileceğiniz bir kitap. Not : Kitap ve Dizi personajları faklılar, onun için ilk kitabı okumanızı tavsiye ederim. Diziyi ise Netflix'e alternatif olarak HDfilmcehennemi. com 'dan da izleye bilirsiniz.... Anyway, enjoy reading)
Üç Cisim Problemi
Üç Cisim ProblemiCixin Liu · İthaki Yayınları · 2020877 okunma
Reklam
Kitaplar ve Paha
Kitap fiyatları iyice çığırından çıkmış vaziyette. Pek çok şey gibi burada da fiyat algısı kırılmak üzere. Nasıl ki Hatay soslu dürüm A mekanında 150 tl B mekanında 230 tl gibi arada %50'nin üzerinde fiyat farkı oluşmuşsa ve bu sadece malzeme fazlalığı/kalitesi, mekanın konumu/ismi gibi parametrelerle açıklanamıyorsa kitaplarda da aynı durum söz konusu. Demek ki böyleymiş, düşüncesiyle kitabı almak yerine fiyatı kağıt sayfasına oranlayıp değerlendirir oldum artık. Sayfa başına 1 TL'yi de aşan absürt fiyatlama yapan cani yayınevleri de var; sayfa başına 0,35 TL'den fiyatlama yapıp okur dostu olduğunu belli eden yayınevleri de nadir de olsa mevcut. Sonuç olarak şunu diyebilirim; ben nasıl ki B mekanını boykot ediyorsam cani yayınevlerini de elimden geldiğince boykot ediyorum. Ya indirimli kampanyalarını bekliyorum ya da ikinci elden bulup almaya çalışıyorum. Konusu gelmişken, cani yayınevleri sebebiyle ikinci el "piyasası"nın da uçtuğunu müşahede etmek pek tabii kolay. Şimdi burada işin içinde sadece kağıt masrafı -ki kağıt kalitesi de çok belirleyici- yer almıyor denebilir fakat diyebilirim ki ağırlıklı olarak kitap insandan önce kağıttır ve öyle değerlendirilmelidir. Pdf savunucularını hariç tutarsam; insana ulaşmak kitaba ulaşmaktan zor olmamalı, deyip noktayı koyuyorum.
fransız post modernizminin türk edebiyatına etkileri
edebiyat çağın, yazarın ve toplumun bir aynasıdır. Yükselen bir ivme ile değişen çağda sanayi ve tıp imkanları da aynı oranda gelişiyor. İnsanların daha öncesinde sahip olmadıkları imkanlara ulaşabiliyorlar. Bunların getirisi ile birlikte yeni bir konfor alanı açılıyor. Daha önce edebiyatta farklı alanlardan bakılmayan yerlere ışık tutuluyor. Sanayi kentlerinin içinde kaybolan insanlar, toplumun birey üzerindeki etkisi ve bireyin kendini gerçekleştirmesi gibi kavramlar edebiyata giriyor. Albert Camus'un absürt anlayışı ve Sartre'ın bulantısı gibi edebi düşünceler ortaya çıkıyor. Bizim edebiyatımıza da 1950ler ve ondan sonrasında etkili oluyor. Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam kitabı bunun ilk örneklerinden verilebilir. Daha öncesinde döneminde yazılmış olan ne sosyalist düşüncedeki eserlere ne de milli değerleri baz alarak yazılan esere benziyordu. Diğer yazarlarımız köylüyü anlatırken, kaybolan değerlerimizi anlatırken artık modernist bir şekilde birey ele alındı. Metinlerarasılık, üst kurmaca, ironi ve kolaj gibi tekniklerde edebiyatımıza giriyor. Yusuf Atılgan'ın Türk Edebiyatı'nda öncülüğünü yaptığı bu türde ise yeni başyapıtlar verilmeye başlanacaktı. Netice olarak biz fransız post modernist edebiyatından hem teknik olarak hem konu olarak etkilendik.
240 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Satılık Hayat kara mizahla, hicivle ve ironilerle süslenmiş absürt, trajikomik bir hikaye. Olay 1960 ların Japonya'sında geçiyor. Yirmi yedi yaşındaki Hanio ölüme duyduğu arzuya boyun eğip intihar girişiminde bulunur. Kara talihinden mi şansından mı bilinmez ama kurtulur. Sonra da intihar etmeye üşendiği için bir gazeteye hayatımı satıyorum diye ilan verir. Ve bizim Hanio'nun hayatını satın almak isteyenler tıpış tıpış gelmeye başlar. Her defasında ölüme gidiyorum diye giden deli oğlanın başına ölüm dışında gelmeyen kalmaz. Ben yazarın kalemi ile bu kitapla tanıştım. Yazar diğer kitaplarında onurlu, gururlu Japon insanlarını anlatırken bunda bir değişiklik yapıp olaya farklı bir pencereden bakmış. Çok severek okudum. Tarzı sevenlere önerimdir.
Satılık Hayat
Satılık HayatYukio Mişima · Can Yayınları · 202347 okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Yazarın kalemini biliyorum. İlk kitabını okudum ve pek çok dergide öyküsünü. Kitabı alırken okuduğum zamanın bir kayıp olmayacağını ve dimağımda bir tat kalcağını da biliyordum. Toplumsal duyarlılığı yüksek öyküler okudum ama bu durum göze sokulmadan bazen absürt bir anlatımın içinde bazen de sadece olay anlatımıyla karşımdaydı. Anlatım güçlü, kelimeler çeşitli, cümleler ilgi çekici, konular özgün. Eleştiri yönünü de konuşturmuş yazar. Öykü içinde dökmüş içini. Cesetlerin gözünden anlatılan öyküleri daha bir seviyorum, yazarın mesleki bilgisinin satırlara akmasını da. Tek sevmediğim veya “acaba” dediğim kitabın ismi oldu. Asla aklımda kalmadı. Kapak tasarımını da biraz karışık buldum ama içi okunasıydı. Okurunu bulsun dilerim. Kitabın içindeki “Sinek Edebiyatı” öyküsünden bir alıntıyla bitireyim. “ Ve ben çok güzel şeyler vaat etmem, hep bir bıçak gibi kesmek isterim dimağların tutunduğu habis alışkanlık damarını.”
Ahmarubi
AhmarubiFatih Selvi · Ötüken Neşriyat · 05 okunma
Reklam
hayvanların; kıyafetler giydiği, farklı tarzlarının olduğu, bu kıyafetlerin kendi arasında sınıfsal ayrımı olduğu, kendilerini kanıtlamak için kendi aralarından birkaç hayvanın çıkardığı fikirleri sembol eden armalar taktığı, o fikirlerin ölümüne savunulduğu, güzelleşmek uğruna yüzlerine farklı şekillerde kimyasallar sürdüğü bi' evren ne kadar absürt olurdu değil mi?
111 syf.
3/10 puan verdi
·
3 günde okudu
KÖŞE BAŞINDA SURET BULAN TEK KİŞİLİK AŞK & GÜRAY SÜNGÜ On öyküden oluşan kitabın ortak özelliği öykülerin absürt olmaları. Varlık meselesini sorgulayan, insanın içiyle giriştiği mücadele üzerine felsefi sorguların yoğunlukla görüldüğü öyküler, daha çok sorulara yöneldiği için öykünün kendi içindeki o özel tadı biraz silikleşmiş gibi. Kimi hikayesinde kendi benliğine arayan aynı zamanda dışardan delirmiş olarak görünen bir kahraman kimi zaman ise adeta dikkatli bir gözlemci ama bunu yalnıza kendi içinde çözümleyen ve kendisiyle tartışan bir kahraman var yazarın öykülerinde, bazılarında ise kendini bile eleştiren aynı anda içinde iki yazar taşıyan bir kahraman olarak gözüküyor yazar hikayelerinde.Kitap bana çok hitap etmedi. Yazarın değişik bir tarzı var. Ne anlatmaya çalıştığını anlayamadığım hikâyeler oldu. İnce bir kitap olmasına rağmen zor bitirdim. Zaman ayrılmalı mı? Sorulardan hoşlanıyor, varlık konusunda tereddütlerinizin ikinci ağızdan kulağınıza dolmasını seviyorsanız neden olmasın!
Köşe Başında Suret Bulan Tek Kişilik Aşk
Köşe Başında Suret Bulan Tek Kişilik AşkGüray Süngü · Dedalus Yayınları · 2014404 okunma
528 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
“GÖKÇEN | : UNUTULAN ÇİÇEKLER”
Daha evvel vizelerim dolayısıyla yarım bırakmak zorunda kaldığım, ancak şimdi bitirmeye fırsat bulabildiğim “GÖKÇEN | : UNUTULAN ÇİÇEKLER” incelemesiyle karşınızdayım. Kitabın konusundan kısaca bahsedecek olursam; kitabımızın başkarakteri Gökçen ve Murathan asker çocuklarıdır. Bu nedenle aynı lojmanın karşılıklı dairelerinde oturmaktadırlar.
Gökçen
GökçenLoresima · Ephesus Yayınları · 20231,370 okunma
Böyle sanki her şey olabilirmiş de bana olamazmış gibi.. bende absürt dururmuş gibi.. uymazmış gibi. Kaçmak istediğim günlerden biri gibi..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.