Elveda gulsarı,
Cengiz aytmatov'u geç okumaya başlayanlardan biriyim. Her ne kadar geç kalmama üzülsemde en nihayetinde okuduklarımdan dolayı da çok mutluyum. Kitap gülsarı isimli bir at ile onun yetiştiriciliğini üstlenen Tanabay'ın etrafında geçiyor. Kitapta Gülsarı ve Tanabay ile birlikte sizde dağlara yaylalara cikiyorsunuz. Doğanın eşsiz güzelliğini onlarlarla yaşayıp yine doğanın o zorluklarini onlarla beraber yenmeye çalışıyoruz. Kitabın asıl vermek istediğine gelirsek,(asıl'dan kastım kendi fikrimce olanidır)yazarımız hemen hemen her kitabında olduğu gibi o günün koşullarında açık açık yazamadiklarini, konuşamadıklarını, anlatamadiklarini, eleştirilerini, bu kitap vasıtası ile semboller üzerine saklayıp insanlara aktarmaya çalışmış. Çok da spoiler vermeden, mesela Gülsarı'nin özünü ve benliğini unutması için(verildiği yerden sürekli dağlara , öz yurduna, yaşadığı ve büyüdüğü yere geri kaçması) ona yapılanlar aslında o zaman ki Sovyetlerin , Türklere yaptiklarimiydi? Gülsarı'nin tutkuları bir milletin tutkuları miydi? Allah rahmet eylesin, yazarımız öldüğü için bunları belki tam olarak bilemeyiz ama en azından ondan bize kalan bu güzel eseri okuyup gerekli değeri vermiş olacağımıza inanıyorum.