Amerika'nın kurucularının dinsel görüşleri, tarihi kendi yorumlarıyla dayatmaya can atan günümüz Amerikan sağının propagandacıları için oldukça büyük bir ilgi alanıdır. Bu propagandacıların görüşlerinin aksine ABD'nin bir Hristiyan ulusu olarak kurulmadığı gerçeği, ilk olarak 1796'da George Washington döneminde planlanan ve 1797'de John Adams'ın imzaladığı, Trablus'la yapılan bir anlaşmanın şartlarında belirtilmişti: «ABD Hükümeti hiçbir anlamda Hristiyanlık dini üzerine kurulu olmadığından; Müslümanların kanunlarına, dinlerine ya da düzenlerine karşı hiçbir kin vasfı taşımadığından; ve adı geçen Eyaletler, Müslüman milletlerin hiçbiriyle herhangi bir zamanda savaşa ya da herhangi bir düşmanlık eylemine girişmediğinden; bu anlaşmanın tarafları, iki ülke arasındaki süregelen uyumun, dinsel fikirlerden ileri gelen bahaneler yüzünden hiçbir şekilde kesintiye uğramayacağını ilan eder.» Bu alıntının açılış sözleri günümüzün Washington otoritesinde şamataya yol açardı. Oysa Ed Bucker o zaman bu sözlerin siyasetçiler ya da halk arasında fikir ayrılığına yol açmadığını tatmin edici bir biçimde gözler önüne sermişti.
Sayfa 67 - Bölüm 2 - Tanrı Varsayımı; Laiklik, Amerika’nın Kurucu Babaları ve DiniKitabı okuyor
Şeyhülislamlık makamı tarafından Meclis-i Meşâyıh’a gönderilen uyarı niteliğindeki yazıdan meclisin yapmış olduğu teftişler, uyarılar ve bir takım yasaklamalara rağmen, tekkelerin denetim ve kontrolünün tam olarak sağlanamadığı anlaşılmaktadır. Nitekim meclise gönderilen tebligatta gerek Meclis-i Meşâyıh gerek tekke şeyh ve dervişleri uyarılmakta
Reklam
"Belki insanın yaşı ne kadar küçükse, ölüm de ona bir o kadar sıradan geliyordur. Zaten doğumla ölüm arasında ne fark var ki? İkisi de birtakım dünyaların açılış ve kapanışlarından ibaret değil mi?"
Sayfa 241Kitabı okudu
Yaşar Kemal'in dile yönelik yaklaşımının çağnşımlan ilginçtir. Hatıralarında bize şunu anlatır: Kırlangıç kutsal kuşlar olduklar ı için yuvalarım kimsecikler boza­mazdı. Uzun bir süre de kırlangıçların o kocaman san ağızlı farfaracı civcivlerini seyrettim. Daha onlan yazamadım. O büyük büyüyü ya­ zabileceğimi hiç sanmıyorum Yaşar Kemal'in bu sözleri, onun kırlangıçları romanlarında bilfiil kullandığını fark ettiğimizde daha ilginç ve önemli hale gelir. Yer Demir Gök Bakır'ın açılış faslında, orijinal Türkçe metnin ikin­ci paragrafında yer alan fakat İngilizce çeviride yer almayan bir cümlede Yaşar Kemal, Anadolu bozkırının ucundaki karla kaplı bölgenin beyaz örtüsü üzerinde zorlukla yürüyen çocuklar Hasan ve Ummahan'ın uzaktan bir tasvirini sunar:
Sayfa 468 - YKY yayınları subat 2017Kitabı okudu
Bir kitabın ilk cümleleri son derece önemlidir. Karşılaşma anı, okurun o ilk sayfayı çevirip o açılış sözlerini okuma anı, gözlerin gözlerle buluşması ya da birinin eline ilk kez dokunmak gibidir ve bunu hissederiz de. Doğru, kitapların gözleri ya da elleri yoktur, ama bir kitapla okur birbirine tam anlamıyla denk düşüyorsa, her ikisi de bunu bilir.
Herhalde Sakarya Savaşı'ndan sonra idi. Bir gün Türk Ocağı'nın açılış töreni yapıldı. Nutuklar söylendi, milli marşlar çağırıldı. Genç öğretmenlerle Sultanî'nin yetişkin öğrencileri coşkun şiirler okudular. Bunlardan bir tanesinin, kıvırcık sarı saçlı mavi gözlü, uzun boylu bir delikanlının okuduğu şiirin adı ''Kırk Haramilerin Esiri'' idi: Haydutların reisi, türlü işkencelerden sonra, esirin bir kolunu kestiriyor. Ama yiğit adam cellatlarına meydan okuyor. O zaman Harami-başı bağırıyor adamlarından birine: ''Öteki kolu da kes. Öteki kolu da kes...'' Bir anda beklenmedik bir şey oluyor: Birden, balta esirin elinde parlıyor. Şimdi iyi hatırlamıyorum, ama sanırsam hikaye de böyle sona eriyordu. Şiir kadar, onu okuyanın okuyuşunda da başka bir güç vardı. Sarışın delikanlı şiiri okumamış, onda dile gelen, ayaklanmış esir Anadolu'nun dramını oynamıştı. Onun kollarının geniş hareketleri, sıçrayışları, dizlerini yere vuruşları hala gözümün önündedir...
Kurtuluş Yıllarının Bir Anısı İçinde Nazım HikmetKitabı okudu
Reklam
Ben bu inişlerden birinde öleceğim.
Çünkü bahar gibi taze, neşeli, sabaha ait olan kimi etkin erdemler doğum, açılış ve başlangıçlara eşlik eder; öğlen gibi güneşli, güçlü ve dingin diğer erdemler zirvede parıldar; son olarak gün batımı gibi berrak ve dalgın nihai erdemler ise sessizliğe ulaşmak için düşüncelerini sakince bir araya getirir. Ben bu inişlerden birinde öleceğim.
Sayfa 32
İnsan henüz epeyce gençse ve yaşam denen müzik parçası hâlâ açılış notalarındaysa, yaşamın şurasını bura değiştirip yeniden yazabilir, karşısındakiyle motif değitokuşu yapabilir; ama Franz ile Sabina gibi daha geç yaşta karşılaşan iki insanın müzik parçaları az çok tamamlanmıştır ve her motif, her eşya, her sözcük her biri için farklı anlam taşır.
Kadın kılığına bakın o devirden bu devire: Ferace. derken çarşaf, sonra tango çarşaf, derken manto, derken büsbütün açılış ve anadan doğma halden beterine geçiş...
Bütün Türk şiirinde birçok şeyi ya da hiç değilse çok şeyi göze alamazsan hiçbir şey yapamazsın! Bir büyük atılım ve yırtıklık gerekiyor bence. Kopuş. Hatta zorunludur da belirli bir açılış ve atılım için.
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.