Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Halis Akdemir

Halis Akdemir
@adamistizm
İnsan doğdu, insanlıktan uzak düştü, insan olmaya, insan kalmaya ve insan olarak ölmeye çalışıyor.
Devam Ediyor
Dünya benim evim, Güneş lambam, ay kandilim.(Şimdilik)
11 okur puanı
Eylül 2021 tarihinde katıldı
ZİFTE BEYAZ DEDİRTECEK KADAR KARARMIŞ OLAN İNSANLIK İÇİN
İnsanlığı yeniden yüceltmek için varolmak, insanlığın onur ve haysiyetini asli hüviyetine irca için Garip olmak. Yaşamına "ne derler acaba" yerine, "Hakkın hatırı alidir, hiç bir hatıra feda edilmez" düsturuyla hareket etmek. Usül ve üslub bilmek, ama desinlere, ne derlere göre şekil almamak, şekilci olmamak. Düz, sade, basit olmak ama basitleşmemek, dipsiz bir kuyu gibi derin ve dolu olmak. Garip karşılanmak, Garip olmak. Zifte beyaz dedirtecek kadar kararmış olan insanlığın burcuna yeniden kardeşliğin bayrağını dikmek, isar ruhuyla yaşayarak zamanın ötesinde durmak ve Hz. Ahmed-i Muhtara (sas) bin dörtyüz küsür sene önce buyurmuş olduğu gibi hakiki kardeş olmak.
Reklam
"KENDİ ELLERİNİZLE KENDİNİZİ TEHLİKEYE ATMAYIN"
Çok acınılacak vahim bir durumdur ki fahişeler ve deyyuslar ahlak dersi veriyorken daha vahimi ilimle, irfanla alakası olmayan mükap cahiller kürsü ve minberlerden vaz ü nasihat etmekte ve topyekûn bir insanlığı manevi değerlerden soğutup, bu değerlere karşı düşman etmektedir. Maetteessüf liyakat sahibi, ilim ve irfan abidesi insanlar geri planda bırakılmakta ve toplumda, gerek kişi gerekse de aile, değişik grup ve ve kitleler arasında kapanması zor mesafeler açılmaktadır. Dolayısıyla toplum kendi özünden, kök ve gövdelerinden uzaklaştırılmakta ve fert, aile kokuşup tefessüh etmektedir. Bu meyanda namütenahi frekansla yayın veren televizyon kanalları ve gazeteler bu ahlaksızlığı ve kimliksizliği terviç ve teşvik etmektedir. Demagoji ve diyalektik ile kitleler bilerek ve ya bilmeyerek evrilirken, münafıkların oyun ve tuzağına düşmüş olmakla dünya ve ahiret mutluluğunu kaybetmektedirler. Manipüle edilen toplum liyakat sahiplerine cephe alırken bu hakaret ve hareketin neticesi olarak münafıkların eliyle cezalandırılmakta ve maalesef Basra harap olduktan sonra pişmanlıklar fayda vermemektedir. Feraset ve basiretten yoksun, kin ve nefret ile bilenmiş, ilim ve irfandan nasipsiz, insanlıktan zerre kadar nasibini alamamış cahil bir toplumun kaderi budur. "Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın..." ilahi ihtarını Eba Eyyub gibi künhüne varıp anlama ve hayata taşıma tazarru ve niyazıyla. Allah bizi bu mükap cehaletten kurtarsın, bu kokuşmuşluk ve perişaniyetten halas eylesin. İnsanlık için varolmuş insan-ı kamilin dediği gibi "Allah bizi insan eyleye."
RENKLERİN ARMONİSİ, SESLERİN SENFONİSİ
Demagoji, diyalektik, ajitasyon yaparak, montajlarla, kes yapıştırlarla toplumu kin ve nefrete sürükleyen, ilişkileri çıkmaza sokan, dini ve milli değerleri istismar eden( dinden ve manevi değerlerden bihaber), sözde tarikat, cemaat ve cemiyet, parti mensuplarının, fanatik partizan, bölücü, ötekileştirici, bağnaz tutum ve davranışları sergileyen paylaşımları bizi adeta bir ateş çemberinin içine götürmesine, kardeşliğimizi zedelemesine, dini ve manevi ve milli duyguları istismar etmelerine, cahillerin cesaretinden faydalanarak pirim yapmalarına, ülkeyi cepheleştirmelerine, insanlarımızın duygularını ve değerlerini kullanarak emeklerini, alınterlerini sömürmelerine asla fırsat vermemeliyiz. " Biz muhabbet fedaisiyiz, husumete vaktimiz yoktur."Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfî hareket değildir. " Bu ülkede, biz hep birlikte huzurlu, mutlu, müreffeh bir hayat yaşamak için tüm kapasitemizle ülkemize değer katmalı, asayiş ve güvenin birer teminatçısı olmalı, farklılıklarımızı zenginliğimiz bilmeli, medeni bir şekilde yaşamalıyız. Birlikte yaşama ahlak ve sorumluluğunu bilmeli, usül ve üsluptan şaşmamalı, sözde değil gerçekte bir olmalı, iri olmalı ve diri olmalıyız. Hürmet ve muhabbetle.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
1 MAYIS MÜNASEBETİYLE
Ve Hz. Ahmed-i Muhtar (sas) ferman buyurdular: "İşçinin ücretini teri kurumadan önce ödeyiniz. İşçi çalıştıran kimse , işçisine ne kadar ücret vereceğini bildirsin."
NE OLUR BIRAKMA BENİ BANA, GEL
Gel ey dost bana herkesin bildiğinden, gördüğünden bahsetme, görünenin ve bilinenin ardından, görünmeyen ve bilinmeyenden bahset. Hiçten değil ötesinden bahset. Kaç boyutlu bilmem amma tentenenin altındakinden bahset. Gözlerden, kulaklardan, dillerden, dudaklardan geç, bana sinelerden, drahşan çehrelerden bahset. Bıktım satırlardan bana sadırlardan bahset. Bana duyulardan, duygulardan değil, hafiden, ahfadan bahset. Sırrın sırrından bahset. Gel ey dost bana Evvel'den Ahir'den Zahir'den Batın'dan bahset. Gel ey dost bana ebkem gel, gözyaşıyla gel, bana gözü kapalı gel. Beni benden al da bana öyle gel.
Reklam
22 NİSAN DÜNYA GÜNÜ MÜNASEBETİYLE
Halis Akdemir

Halis Akdemir

@adamistizm
·
22 Mart 2022 22:03
"İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara ­tattırıyor."(Rum Suresi 41. Ayet Meali)
Gelsin Hayat Bildiği Gibi Dizi Filminden Bir Diyalog
Payaslı: Sayın Başsavcım ben alışkınım da Allah size zeval vermesin. İnşallah başınıza bir şey gelmez. Başsavcı: Kader deriz Payaslı. Bu ülkede namuslu insanlar namussuz insanlardan daha cesur olmak zorunda. Bela gelirse de başımızın üstüne. Payaslı: Ne gelirse Allah'tan da karılarımızdan biraz korkuyoruz Başsavcı: Ha, o iş biraz sıkıntı itaat et Payaslı: Rahat et. Başsavcı: Haydi.
"BAYRAM O BAYRAM OLA"
Şahsiyet sahibi insanlar olarak temiz bir toplum inşa ettiğimiz, insanlığın topyekün mamur olduğu, sevgi, hak, adalet, isar ruhu ve daha nice insanı insan kılan ve toplumu toplum yapan ali ve ulvi değerlerin fert, aile ve toplum hayatının bütün ünitelerine müessir olduğu gerçek manada bayramlara insanlık ailesi olarak ulaşma tazarru ve niyazıyla.
"KARDEŞLERİME SELAM OLSUN "
Bin dörtyüz küsür sene öncesinden bu zamana ve ahirine, erler demine bir selam geldi, gariplerin serine. Bir şehitliği ziyaretleri esnasında Hz. Ahmed-i Muhtar (sas): "Kardeşlerime selam olsun." buyurdular. Yanındakiler : "Biz senin kardeşlerin değil miyiz , Ey Gariplerin Hamisi, ins ve cinnin Sultanı?" diye sual eyleyince, Ay ve Güneşin, yıldızların kendisinden ışık dilendiği, dert, çile ve ızdırap İnsanı:" Hayır, siz benim arkadaşlarımsınız, benim kardeşlerim ahir zamanda geleceklerdir." diye buyurdu. Bu ne büyük bir iltifat, ne büyük bir ganimet, varlığın kendisiyle var olma hüviyetini kazandığı Nebi Efendimizin (sas) lisanından, biz garipler için. "Müjdeler olsun gariplere." diye seslenmişti yine bir keresinde Garipler Garibi. Az bir sermayeyle çok büyük ve karlı bir ticaret; O'na(sas) kardeş olmak. İnsanlığı yeniden yüceltmek için varolmak, insanlığın onur ve haysiyetini asli hüviyetine irca için Garip olmak. Yaşamına "ne derler acaba" yerine, "Hakkın hatırı alidir, hiç bir hatıra feda edilmez" düsturuyla hareket etmek. Usül ve üslub bilmek, ama desinlere, ne derlere göre şekil almamak, şekilci olmamak. Düz, sade, basit olmak ama basitleşmemek, dipsiz bir kuyu gibi derin ve dolu olmak. Garip karşılanmak, Garip olmak. Zifte beyaz dedirtecek kadar kararmış olan insanlığın burcuna yeniden kardeşliğin bayrağını dikmek, isar ruhuyla yaşayarak zamanın ötesinde durmak ve Hz. Ahmed-i Muhtara (sas) bin dörtyüz küsür sene önce buyurmuş olduğu gibi O Sultana(sas) hakiki kardeş olmak.
Üstad Necip Fazıl'a Nazire
Tam otuz yıl saatim islemiş ben durmuşum; Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum... Tam kırk koca sene ömür geçmiş ben yürürken aslında durmuşum Kendimden bîhaber, doluyum zannederken meğerse bomboşmuşum.
Reklam
MUHABBET VE AŞK
Bu dünyaya öyle çobanlar teşrif etmiştir ki gökteki en parlak yıldızlar onların sinesinde yanan aşkın yanında sönük kalmıştır, dünya gözüyle görmese de alemlerin yaradılış sebebi, muhabbet fedailerinin Başkumandanı Hz. Ahmed-i Muhtar (sas)i, O'nun(sas) övgüsüne mazhar olmuş, Hz. Ahmed-i Muhtar (sas) mübarek hırkalarını Hz. Ömer ve Hz. Ali gibi iki büyük insan ile kendilerine gönderdiği Hz. Veysel gibi. Demek ki mesele ne göz ile görmekte ne de araya giren mesafelerde, asıl mesele aşk ile çarpan sinelerde. Ne güzel ifade buyurmuş korkuyu korkutan, muhabbet fedaisi Aziz Üstadım: "Aziz, gayretli, ciddî, hakikatli, hâlis, dirayetli kardeşim, Bizim gibi hakikat ve âhiret kardeşlerin, ihtilâf-ı zaman ve mekân, sohbetlerine ve ünsiyetlerine bir mâni teşkil etmez. Biri şarkta, biri garpta, biri mazide, biri müstakbelde, biri dünyada, biri âhirette olsa da, beraber sayılabilirler ve sohbet edebilirler."
FEZADA DEVERAN EDEN ŞU İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DÜNYADA EŞŞEK KADAR OLAMAYAN İNSANLAR VAR, USUL USLUB BİLMEZ. İNSAN EŞŞEK OLAMAZ YA DEREKESİ İNER VEYAHUT DERECESİ ÇIKAR. EŞŞEKTEN ÖZÜRLERİMİ İSTİRHAM EDERİM. ÇÜNKÜ ESKİ VE ESKİMEYENLER " EŞEK BİLE MAKAMLA ANIRIR" DİYEREK USUL VE USLUBDAN DEM VURMUŞLARDIR.
HAYF Kİ NE HAYF(ÇOK YAZIK)
Eskiler ama eskimeyenler, zamanın ötesine laf dinletenler, demişlerdir ki: "Hocalar, müftüler yalan söyler de bir kürek ağbin(zibil, hayvan gübresi) yalan söylemez." Elhakk doğrudur. Makamı mevkii, adı sanı ne olursa olsun bir kürek hayvan gübresi kadar kıymeti olmayan insan diye bilinenler var bu dünyada, insan isim ve sıfatından çok uzak. Allah yeryüzüne halife göndermişken hayvan gübresi bile olamayan, tembel, miskin, cahil, menfaatperest, dalkavuk. Hayatı sofra, tuvalet ve yatak üçgeninin ötesine geçememiş amma gelin görün ki bu tiplerin her birisine mühim emanetler (görevler) tevdi edilmiş. Meded Allah'ım perişan halimize meded.
NE DESEM BOŞ Bir ülke düşünün ki sözü dinlenenler ve geçenler parası olanlar olsun.İtibar selam kelam ile olsun. Bu demektir ki alel ekser cemiyet, paranın kulu kölesi olsun. Bundan daha büyük bir bela düşünmek ne kadar anlamsız. Ne acı, acınılacak(vahim) bir durum. "Nerede Müslümanlık bizden geçmiş insanlık bile." Artık ümmidim ağır yara almış amma gene de Mevladan niyazımız: "Allah bizi insan eyleye."
216 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.