Yok sayılmak, görmezden gelinmek, sözünün dinlenilmemesi, sözünün kesilmesi, sözüne cevap verilmemesi… Bütün bunlar yok sayılmanın belirtileridir ve insanı kayıtsızlık kadar inciten bir şey yoktur.
Bir söz var, “Herkes hayatın kendisine ne verdiğini tartıyor, istiyor, söz konusu ediyor da kimse hayata ne verdiğini konuşmuyor.” Hep dünyadan istiyoruz. Biz bu dünyaya ne verdik?
Hayatı değersizleştiren şeylerden bir tanesi de bizim ona bakış açımız. Biz hayatı her an mütemadiyen elimizde olacak, hiç elimizden kayıp gitmeyecek bir şey olarak algıladığımız zaman onu değersizleştirmiş oluyoruz. Hâlbuki sonlu olan her şey kıymetlidir.
En üretken düşünceler aylak zamanlarda gelir; bir şey yapmazken, bir şeyin peşinde koşturmazken, tefekkür ederken, hayal kurarken, zihninizi geniş bir okyanusta bir sandal misali ilham rüzgârlarına açtığınızda…