Bir güzel serinin daha sonuna geldik.
C. S. Lewis bu üçüncü kitapta, ilk iki kitapta uzayda geçen konuların aksine Dünya’da geçen bir olay örgüsü işlemiş ve gerçekten çok akıllıca bir senaryo kurgulamış. Aslında bu kitaba biraz da gerçekçi bir ‘peri masalı’ desek yanlış olmaz. Kitabın en başında da dediği gibi ‘geleneksel peri masalı’ kurgusu üzerine inşa etmiş yazar, üçlemenin bu son kitabını.
İşin doğrusu, ilk iki kitap uzayda geçerken bu kitap Dünya’da geçiyor diye en ufak bir tatminsizlik bile oluşmadı bende, çünkü yer yer duygulandıran yer yer geren ve heyecanlandıran sayfaları birbiri ardına çevirirken konunun hangi gezegende geçtiği umrumda olmadı açıkçası. O nedenle kitaba düşük puan vererek asla hakkını yiyemem yazarın. Ayrıca yine üslubun harikaydı Lewis, bir kez daha sevgim büsbütün arttı sana karşı.
Çok nadiren de olsa bazen sıkıldığımı hissettim kitabı okurken ama bunu o kadar da problem etmedim çünkü hep sonraki sayfayı merak ettim kitap boyunca.
Her şeyiyle çok güzel bir diziydi, ben karakterlere niye bu kadar ısındım hiç bilemiyorum. :( Kısa sürede tanışıp da çok sevmeye başladığımız insanlardan erkenden ayrılmak zorunda olduğumuz o hissiyat vardır ya hani, şu an tam olarak o hissiyat üzerimde bu incelemeyi yazarken.
Hiçbir şey koymazdı da ah şu vedalar… :(