Düşlemenin verdiği güçle düşünebilmekteyiz. Düşünebilmek o kadar büyük bir güç ki gözünüzle gördüğünüz insan yapımı her şey bu gücün ürünüdür. Bu gücü boşa kullanan çokça insan var dünyada.
Boş düşünce ürünleriyle hayatımızı geçiriyoruz. Çoğunlukla düşünmekten uzaklaştıran bu ürünler bize düşünülmüşe mahkûm yaşamayı aşılamakta. Bu mahkûmiyet çerçevesinde bize sunduklarını reddetmeden kabul eder olduk. Öyleki gördüğümüz en saçma habere dahi aslı astarı olmadan inanmaya başladık. Yeterki bir deli çukura bir taş atsın. Hemen ardından atlayacak vaziyete geldik. Bu delinin menfaati var tabiki. Kuyuyu doldurdukça cebi de doluyor. Bu parayı da o kuyudakileri satarak kazanıyor.
Peki biz bunları bilmiyor muyuz? Ben eminimki bu söylediklerimi herkes bilmekte. Aslında biliyoruz. Ama bu bilgimizi farkındalığa dökmekten uzağız.
Bunun en önemli nedeni malesef üreten tarafta olamayışımız. O kadar farklı bir bakış açısı hakim ki o tarafta, o kadar farklı düşünceler dönüyor ki o tarafta anlatamam. Bir çok problemimizin kaynağı tüketim tiryakiliğimiz. Ahh bir üreten cepheye geçebilsek gerçekten çokça değişim geçirecek toplumsal zihin. Toplum uyuşukluktan ayık vaziyete geçecek. Eminim buna. Bunun için çokça okumamız ve pes etmekten uzak olmamız gerekiyor. Zaten bizim en büyük yanlışımız vazgeçmek ile pes etmeyi aynı şey olarak görmemiz.Çünkü vazgeçmek pes etmek değildir.