Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İlk züppelerle 1920'lerdekiler arasındaki farkı toparlayacak olursak, diyebiliriz ki, Felâtun ve Bihruz aptal, cahil ve gülünçtürler; sonrakiler okumuş, zeki ve tehlikeli. Birinciler alafrangalık uğruna servetlerini batıran mirasyedilerdir; ötekiler alafrangalığı servet yapma yolunda kullanırlar. Birinciler alay konusudurlar çünkü "olmak istedikleri" ile "oldukları" arasındaki farktan güldürü doğar; ikinciler ise gülünç değillerdir, çünkü olmak istedikleri gibi olmuşlardır. Bundan ötürü Ahmet Mithat, Recaizade Ekrem ve Hüseyin Rahmi Gürpınar'da anlatım yolu mizahtır ve kahramanlarına gülerek bakar, onlara acırlar. Peyami Safa ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nda mizah yerine acı bir yergi görürüz; yansıttıkları sömürücü, alafranga kokuşmuş zümreye tiksinti ve nefretle bakar, onlara değil savaşan, sömürülen millete acırlar. Bütün züppeler arasında ortak tek nokta Türkleri ve Türklerle ilgili her şeyi hor görmeleridir.
Sayfa 267 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
1920'lerin romanında yazarın alafranga zümre karşısındaki tutumu da Tanzimat yazarlarınınkinden başka. Ahmet Mithat ve Recaizade Ekrem züppe tipini alaya alırken gerçek Batılıya ve Batı uygarlığına karşı saygılıdırlar. Batı'dan nefret yerine, şu ya da bu yönlerine hayranlıkları gözlemlenir. Oysa Birinci Dünya Savaşı, İstanbul'un işgali ve Kurtuluş Savaşı, sonraki yazarlarımızda milliyetçiliği bilemiş ve onları Batı hayranı zümreye karşı olduğu kadar Batı'nın kendisine karşı da kin ve nefretle doldurmuştur.
Sayfa 266 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Ahmet Mithat Hasan Mellah’dan on beş yıl sonra yazdığı Nedamet mi? Heyhat!’ın (1888) önsözünde, Türkiye’de roman anlayışının geliştiğini ve artık Monte Cristo gibi olasılığı çok kuşkulu olaylara, rastlantılara, abartmalara dayanan ve bu bakımdan dev, peri masallarını andıran romanlardan zevk alınamayacağını söyler. Romanın daha gerçekçi ve yararlı olması gerektiği inancındadır.
Adına şiir yazılmamış kadınlara selam olsun.. / Ahmet Moran
Hasan Mellah'ın teması sa aşık hikayekerinde bulduğumuz yüceltilmiş sevgidir ve Ahmet Mithat bu çeşit bir sevginin gerçekte var olup olmayacağını tartışmak gereğini duyarken düşünürken Kerem ile Aslıdır.
Sayfa 39
200 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Felatun Bey ile Rakım Efendi 1875 yılında yazdığı batılı anlamda ilk romanıdır. Eser sanat açısından en iyisi olmasa da toplumsal sorunlara eğilen ilginç bir romandır. Berna Moran'ın incelemelerine dayanarak iki yönüyle yazarın diğer romanlarından ayrışmaktadır.
Felatun Bey ile Rakım Efendi
Felatun Bey ile Rakım EfendiAhmet Mithat Efendi · Dergah Yayınları · 201422,8bin okunma
Reklam
336 syf.
·
Puan vermedi
Edebiyat Kuramları ve Türk romanı üzerine incelemeleri ile tanıdığımız Berna Moran’ın üç ciltten oluşan Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış adlı serisi Türk romanının düşünsel altyapısını ortaya koymakla birlikte romanlardaki ana temayı ve romanların nasıl okunması gerektiğine dair de ilgi çekici bilgi ve önermeler sunuyor. Serinin ilk kitabı da Ahmet Mithat’tan Ahmet Hamdi Tanpınar’a uzanan bir devrin roman incelemelerinden oluşuyor. Öncelikle romanın Ahmet Mithat’tan başlaması Türk romanının ilk örneklerinin Tanzimat döneminde başlamasından kaynaklanıyor. Giriş bölümlerinde Türk romanının başlangıcına dair yapılan incelemelerden sonra yazarların roman hakkındaki düşünceleri, romanlardaki temalar, karakterler, teknik aksaklıklar ve yenilikler ortaya konuluyor. Serinin birinci romanının Ahmet Hamdi Tanpınar ile bitmesi ise Ahmet Mithat’tan Ahmet Hamdi’ye kadar olan Türk romanının Doğu-Batı meselesini temel alarak oluşturulmasından dolayıdır. Romanların konuları da temaları da karakterleri de tamamen Doğu ve Batıyı ifade etmektedir. Türk romanının nasıl bir tarihi gelişim izlediğini, ne yönde geliştiğini, hangi roman tekniklerinin uygulandığını, roman karakterlerinin hususiyetlerini ve roman okumanın nasıl yapılması gerektiğini bilmek ve öğrenmek isteyenlerin başvurması gereken bir başucu kitabı olan bu eseri tüm okuyuculara tavsiye ediyorum.
Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 1
Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 1Berna Moran · İletişim Yayınları · 2021682 okunma
“Yaban'da vurgulanan karşıtlık, vatanı kurtarmak için savaşan ilerici aydınlarla Kurtuluş Savaşı'na inanmayan gerici köylüler arasında. Ahmet Celâl ile köylüleri ayrı dünyaların insanı yapan, okumuş kentli ile cahil köylü arasındaki farktan çok, bu ikisinin Kurtuluş Savaşı karşısındaki farklı tutumlarıdır.”
“Halk için yazayım derken, romanın sanat yönüne, tekniğine hiç özen göstermemesi Gürpınar'ın usta bir yazar olmasını engellemiş, tek kelimeyle onu basitliğe sürüklemiştir. Bu yüzden bazı eleştirmenlerce küçümsenmiş ve hor görülmüştür. Ama bütün kusurlarına karşın, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın dediği gibi «Türk romanında hakiki konuşma Hüseyin Rahmi ile başlar (...) Edebiyatımıza sokak onunla girmiştir.» Gerçekten de Türk romanına İstanbul'daki günlük yaşamın canlılığını ve sıcaklığını ilk getiren odur.”
“Ahmet Mithat, Müşahedat'ta denediği yeni teknikte, daha da ileri gidiyor ve «tabii»liğı tam sağlamak için olacak, dediğimiz gibi, kendisi yazar Ahmet Mithat sıfatıyla romana giriyor. (…) Böylece Müşahedat'da Ahmet Mithat, artık anlatıcı-yazar olarak değil, doğrudan doğruya romancı Ahmet Mithat olarak okurla söyleşir. Yukardaki alıntı okurla kurduğu dostluk ilişkisine de iyi bir örnektir. Müşahedat'daki tek yenilik, yazarın roman kişileri arasında görülmesi değil, daha ilginci, konunun bir bakıma «roman» olması. Ahmet Mithat tanıştığı birtakım insanlar arasında geçen bir aşk öyküsünü anlatırken, bu öyküyü romanlaştırmak için neler yaptığını, nasıl yazdığını da anlatır. Diyebiliriz ki Müşahedat'ın konusu bir aşk öyküsü olduğu kadar Müşahedat'ın yazılışıdır da.”
207 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.