“Malala Yousufzai”, 17 yaşında Nobel barış ödülünü kazanmış, kız çocukların eğitim hakkı için savaşan bir aktivist. Taliban terör örgütü şehirlerini ele geçirdiğinde okulundan edilmiş ve daha sonrasında yine Taliban’ın hedefi olup yüzünün sol tarafından vurulmuş birisi. O kadar cesur ki... Bu cesareti nerden geliyor dedim hep okurken. Sonradan anladım ki babası sayesinde böyle güçlü olabilmiş. Babası onu hep destekleyen ve kadın haklarını savunan bir adam. Ve kadınların çokça ezildiği orta doğu toplumlarında böyle bir babaya sahip olmak Malala’yı hep güçlü kılmış.
Malala, kadınların hakları ve eğitimleri için savaşmaya 12-13 yaşındayken başlamış. Küçücük bi çocukken BBC’de yazıyormuş. Üstelik Taliban şehrin kontrolunu ele geçirdiği dönemde! Kendi ismini kullanmadan yazdığı bu yazılar çok ses getirmiş. Daha sonra ülkede tanınan bir insan haline gelmesi onu Talibanın odağı yapmış...
Malala’yı tanımayı çok istiyordum. Bu kitabı bir arkadaşımda görünce hemen okumak için izin istedim. Orta doğu kültürüyle büyümüş herkes bu kitabı okurken sık sık tebessüm edecektir. Çünkü öyle çok benziyoruz ki...
Malala, seni tanımayı çok istiyorum ve seninle gurur duyuyorum!
I am MalalaMalala Yusufzay · Weidenfeld & Nicolson · 20143,017 okunma
Bir insan bir kitabı beş yüz kere mi okur demeyin, okur. Bazı kitaplar yüzlerce defa okusanız da size bir şeyler verir. Ama hiçbir zaman o kadına kızmamıştım. Bir yıl önce okumuşum en son, o zaman bile kızmamıştım. Şimdi ise kızdım. “Çık karşısına söyle seviyorum seni” de dedim içimden sürekli. Ben insanın sevgisini söylemesinden yanayım. Kadını da anlıyorum çok kutsal şeyler dile gelince sanki değerini yitirir gibi olur. Ama hayat da bir kere yaşanıyor...
İlk defa kızdım sana be kadın. Büyüyorum belki de..