Hani, Âsım’ın nesli diyordu ya Âkif; işte osun sen; Hakikatin çocuğu, hakikatli çocuğu: Âkif’te var olan, ete kemiğe bürünen, Âsım diye dikilen anıtı, Âkif diye görünen, hayat sunan ruhu, hakikat ruhunu bulduğun ve yitirmediğin, yaşadığın ve yaşattığın sürece,
İnsanlık sana gebe, sense hakikate…