Hayat o kadar uzun ki, uzak coğrafyalarda, kelimelerin, yaşanmış acayip hikayelerini; Moğolistan'dan Madagaskara mavi minibüsümüzle varıp, çilek ağacı altından kuş bakışı attığımız manzarada, lügatımızdan Sükutu alıp Kelimelerin efendisine arz edüp Gerçek bir anne edasıyla Eğitimin abç'sini Sıfırdan başlayarak Söz söyleme ve İkna sanatımızla mezc edip Dijital mahremiyetimizi hiçe sayan pişmemiş tavuğun maruz bırakıldığı muameleleri reva görmeyip, helal stratejimizle, medyanın elinden kurtarıp Canlı kitaplara, pişip kendi hikayemizin yazarı, karekatürlerimizin çizeri olmaklığı ve sıhhatü selametle nasıl yöneteceğimizi ifadeyi merama azmu cezmi kasd etmek meşieti ile... merhabalar.