Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

mesut doğan

mesut doğan
@alerdem
Şair Yazar
Yüksek Lisans
Eskişehir
https://www.youtube.com/watch?v=SsImHCsMMRg
14 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Normalde her erkeğin bir kadını gördüğünde ve onunla tanıştığında elinin ayağının dolaşması, tüylerinin diken diken olması, tir tir titremesi, o koca koca adamların birden dilenci moduna geçip nohut gibi küçülüvermelerine karşılık Vali Nezih Bey kadınlarla arasına her zaman zararsız bir takip mesafesi koyar, asla kendini manzaraya fazla kaptırmaz, boğulacaksa da denize girmez, duvara bir deniz fotoğrafı asardı.
Reklam
Bir gün onunla parkta otururken kadına doğru hafifçe eğilerek daha önceden ezberlediği Goethe’nin yetmişli yaşlarda kalbini tarumar eden, içindeki Genç Werther’i yeniden uyandıran Polonya asıllı on sekiz yaşındaki Ulrike için yazdığı şiirden bir bölümü (tabii ki Almanca aslından) okuyuvermişti. Kalbimizin saflığında şiddetli bir istek çırpınıyor Daha yükseğe, daha temize ve bilinmeyene Borçlulukla ve istekle kendini vermek için Ve ebedi adsızda sırlarından çözülüyor
Kendisine bu seyahatlerin içeriği ve nedenleri sorulduğunda, muhatabını sorusuyla nasıl bir cahilliğin içine düştüğüne inandıran kısa gülümsemesi onu bu gibi zor durumlardan kurtarsa da, bazı patavatsız kişilerin cevap bekleyen meraklı bakışlarını da “bir yerde yaşamak ve dışarıya çıkmamak, yeri yaş eşek dışkısından ve göğü yıldızdan tanımaya benzer” diyerek tam da onun anlayacağı dilden bir konuşmayla söndürürdü.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Oysa üstat kimselerin görmediği zenginlikleri görmüş kimselerin çıkamadığı yüksekliklerden aşağıdaki bahtsız ölümlüleri ehemmiyet vermeden seyretmiş, bencil bir karınca sürüsü gibi durmadan biriktiren, hırstan gözü dönmüş bu kuru kalabalığın dramatik görüntüsünü en doğru perspektiften yakalamış nadir bir adamdı.
Hastalığın acı kokusu bir halı gibi odayı kaplamıştı, duvar kağıtlarındaki süslemeler daha da koyulaşıp irileştiler.
Reklam
Çarşı alanındaki yarı aydınlık o zaman altınımsı duman rengine dönüşmüş olurdu. Bir an için, o duman rengi baldan, o donuk kehribar dan çok güzel bir öğleden sonranın doğup gelişeceğini sanır dık. Ama o mutlu an geçer, gündoğumunun alaşımı günün neredeyse tamamlanmış olan mayasını bozar, onu yeniden umarsız griliğine iterdi.
O zaman işine daha da dalmış gibi yapar, toplamalar, hesaplar yaparken içinden yükselen öfkeyi belli etmemeye çalışır, ansızın bir nara atıp o kıvrımlı süslemeleri ya da gecenin içinden sürüsüyle çıkıp büyüyen, çoğalan, hep yeşil kalan hayaletimsi filizler ve dallarla karanlığın rahminden sürgün veren o deste deste gözleri ve kulakları avuçlamak arzusuyla körlemesine öne atılmak için duyduğu dürtüyü bastırırdı. Gece çekilip sabah olunca, duvar kağıdı canlılığını yitirir, yapraklarını, çiçeklerini döker, sonbahara uygun olarak inceleşir, uzaktan görünen ilk günışığının içeri sızmasına izin verirdi; o zaman, işte ancak o zaman, yatışırdı babam.
Sayfalarından güneş ışığı fışkıran, altın rengi armutların yumuşak, tatlı etinin kokusunu taşıyan tatil denen o dev kitaba ışıktan başımız dönerek daldık.
Kentin dış mahallelerindeki evler, pencereleriyle falan, küçük bahçelerindeki coşkulu çiçek karmaşasının içine gömülür lerdi. Günışığının gözünden kaçan yabanotları, her tür yabanıl çiçek, sonu gelmez bir günün sınırlarındaki zaman aralığının ötesinde, düşleri için kendilerine vakit kalmasının mutluluğuy la sessizce keyif çatarlardı. Sağlam bir sapın ucunda duran, bü yüme hastalığına tutulmuş, yaşamının son acılı günlerinin sarı yasına bürünmüş kocaman bir ayçiçeği, dev cüssesinin ağır lığıyla yere eğilirdi. Ama dış mahallenin basit çançiçekleri ve gösterişsiz, yalın çiçekler, ayçiçeğinin acıklı öyküsüne hiç aldır madan, kendi kolalı pembe, beyaz giysileri içinde umarsızca dururlardı.
mesut doğan
Bir kitabı okumaya başladı
Tarçın Dükkanları
Tarçın DükkanlarıBruno Schulz
7.2/10 · 221 okunma
Reklam
Yüksek sesle haykırma isteğinden acıdı boğazı, yükseklerde bir atmaca ya da bir kartal gibi haykırmak, rüzgarlara haykırmak kurtuluşunu, delercesine. Bu, hayatın çağrısıydı ruhuna, ödevlere dünyasının sıkıcı kaba sesi değil, mihrabın soluk hizmetine çağıran insanlıksız ses değil. Bir anlık yabanıl uçuş kurtarmıştı onu ve dudaklarının içerde tuttuğu fer çığlığı beynini oyuyordu.
Sayfa 181Kitabı okudu
Babasıyla iki eski dostu geçmişin anılarına içerken Stephen tezgahtan üç bardağın kalkışına baktı. Bir rastlantı ya da mizaç uçurumu onu onlardan ayırıyordu. Zihni onlarınkinden daha yaşlı gibiydi; çabalarının, mutluluklarının, hayıflanmalarının üstünde daha genç bir dünyanın üzerinde, bir ay gibi soğukça parlıyordu. onların kanını kaynatan hayat ve gençlik onda yoktu. Ne başkalarıyla arkadaşlık etmenin tadını, ne kaba erkek sağlıklılığını ne de anne baba sevgisini biliyordu. Ruhunu karıştıran soğuk, kötü, sevgisiz bir hırstan başka tek şey yoktu. Çocukluğu ölmüş ya da yitip gitmiş, yanında basit sevinçlere kapılabilen ruhunu alıp götürmüştü ve hayatın ortasında ayın çorak kabuğu gibi sürükleniyordu.
Sayfa 100Kitabı okudu
Babasıyla iki eski dostu geçmişin anılarına içerken Stephen tezgahtan üç bardağın kalkışına baktı. Bir rastlantı ya da mizaç uçurumu onu onlardan ayırıyordu. Zihni onlarınkinden daha yaşlı gibiydi; çabalarının, mutluluklarının, hayıflanmalarının üstünde daha genç bir dünyanın üzerinde, bir ay gibi soğukça parlıyordu. onların kanını kaynatan hayat ve gençlik onda yoktu. Ne başkalarıyla arkadaşlık etmenin tadını, ne kaba erkek sağlıklılığını ne de anne baba sevgisini biliyordu. Ruhunu karıştıran soğuk, kötü, sevgisiz bir hırstan başka tek şey yoktu. Çocukluğu ölmüş ya da yitip gitmiş, yanında basit sevinçlere kapılabilen ruhunu alıp götürmüştü ve hayatın ortasında ayın çorak kabuğu gibi sürükleniyordu.
339 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi
Sanatçının Bir Genç Adam Olarak PortresiJames Joyce
8.1/10 · 1.069 okunma
79 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.