Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
ROUSSEAU, JEAN-JACQUES
Uygarlığın tuzakları insanı doğuştan içinde taşıdığı başkaları için duyulan merhametten koparır. Bunun sonucunda, medeni erdemlerin ayak oyunlarından daha az etkilenmiş olanlar, doğal hale daha yakınlardır ve daha merhametli insanlardır.
Nietzsche, Friedrich
Eğer yaptığımız her şey ebediyen tekerrür edecekse, acaba farklı düşünür, farklı davranır mıydık?
Reklam
MILL, JOHN STUART
... Zaten kesinlik diye bir şey yoktur; yalnızca benzer olayların tekrarlanması vardır.
...Özetlersek, Hegel her varlığın kendi karşıtının zorunluluğunu içerdiğini ve bunun tersinin de doğru olduğunu söylemiştir. Bu ikisi aynı madalyonun iki yüzüdür, Hegel'e göre her ikisi de birbirine işaret eder. Öyle bir madalyon ki, kendisi de gerçekliğin daha yüksek bir biçimini temsil eder.Hegel buna Mutlak Tin adını verir.
“Nietzsche Hıristiyanlığı hayat karşıtı olarak görüyor, zayıf olanları yüceltmesini ve merhameti bir ahlaki estetik olarak öne sürmesini insanlığın karşısındaki en büyük tehlike olarak değerlendiriyor ve reddediyordu.”
Sayfa 201Kitabı okudu
"İnsanı savaş durumuna sokan, şiddetin haksız kullanımıdır... " Locke, (Second Treatise y paragraf 177)
Sayfa 151Kitabı okudu
Reklam
“Ev ayrı, âdet ayrı” sözünü söylediğimizde ahlaki görcciliğe inandığımızı dile getirmiş oluyoruz. Benzer biçimde, “Peki, tamam, sen böyle düşünüyorsun, ama ben farklı düşünüyorum” dediğimizde de, ortaya yine göreci bir teori atmış oluyoruz; yalnız bu kez konusu bilgi. Her iki durumda da, düşüncenin sonucunun kişiye, yere ve/veya zamana göre olduğunu varsaymış oluyoruz. Yani iyi veya doğru kavramlarının doğası bağlama veya kişiye bağlı oluyor, tarafsız ve nesnel değil, dolayısıyla bilimsel ya da mantıksal olarak da türetilebilir değil.
Geri123
353 öğeden 346 ile 353 arasındakiler gösteriliyor.