Her şeyden önce karakter; ikiyüzlülük ve çıkar, en ufak zerresiyle var olsa dahi insanın hamurunda, geriye kalan hiçbir özelliğin manası olmaz. "Tutkuların, cehaletlerin harekete geçmesi ilerlemenin sarsıntısından farklıdır. Ayağa kalkın, tamam; ama büyümek için." diyor ya Victor Hugo, söz konusu olan böyle bir şey. Oturmamış kişilik, açılan bilgi denizinde kaybolmaya yol açar, "tutkular, cehaletler", "büyüme"nin önüne geçer; bilgi yolundan sapar, davranışlar çirkinleşir, ezber bütün bir ömrü kapsayarak hem bunlarla yaşayan kişiye hem de diğerlerine azap olur. Her şeyden önce eğitim diyoruz bu yüzden, öğretim değil. "Eğitim", insan olma sürecinin, bu hiçbir zaman son bulamayacak olan sürecin, tek destekçisi. Sırf bu sebeple, kitap okumak, tek başına kitap okumak, dünyanın en kötü şeylerinden biri olabilir, zira zehirli fikirler, bahsi geçen eylemin hemen ardından gelebilir. Kısaca, demek istiyorum ki, kitap okumak, her ne kadar muhteşem bir faaliyet olsa da, her zihne iyi gelebilecek bir şey değildir. Alfred Nobel'in yanlış anlaşılan/yanlış anlaşılmış süsü verilen dinamiti gibi. Yeniden, yeniden söylemek, çığırmak istiyorum: eğitim! İnsanın kendi kendini eğitmesi, yalnızca bir başkasından beklemek değil.