Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Atsız'ın Kalem Kavgaları ve Kalem Kavgalarında Atsız Üslubu 1930'lardaki kalem kavgaları: Atsız, kalem kavgalarıyla da tanınmış bir isimdir. Onun deyişiyle "mürekkepli kalem tartışmaları” ilk yazı hayatından vefatına kadar sürer. Bu tabiri Atsız, 1956 yılında Ocak gazetesinde yazdığı "Bir Felsefe Öğretmeninin Yanlışları"
·
Puan vermedi
"Ne demiş Atamız? 'Kadınlarımız, erkeklerimizden daha kültürlü, bilgili, uyanık olmak mecburiyetindedirler. Şayet gerçekten bu milletin anası olmak istiyorlarsa böyle olmalıdırlar' demiş." . . . Dar zamanlar serisinin ilk kitabı olan ölmeye yatmak okuduğum  en iyi kitaplardan biri oldu. Çok güçlü bir anlatım  ve çok iyi bir
Ölmeye Yatmak
Ölmeye YatmakAdalet Ağaoğlu · Everest Yayınları · 20194,237 okunma
Reklam
İstibdadın maddi timsalini attık. Bir de onun manevi timsallerini atalım. Meyhanelerin pis ve murdar köşelerinde sarhoş ve harap olmaktansa, operaların, tiyatroların o aydın salonlarında vakit geçirsek, daha iyi olmaz mı? Türk göğsüne Bizans kiliselerinden gelen alçatıcı inlemelerden ziyade, Wagner'lerin gürlemeleri daha uygun değil midir? Yörük Ali'ye Rum kızının göbek atmalarından ziyade, Batı polka ve mazurkası daha ziyade yakışmaz mı?
Atsız: "Türk milliyetçiliğini satmaya ne zaman karar verdiniz?" Türkçüler hakkındaki uygulamalar Atsız'la sınırlı kalmamıştı. 10 Mayıs 1952 tarihli Cumhuriyet gazetesinin yazdığı gibi Türk Milliyetçiler Derneği hakkında da takibata geçilmişti. Çünkü dernek Atsız'ı davet ediyor ve resmî bir lisede ona konferans verdirtiyordu.
Türk Milliyetçiler Derneği iktidarın emrinde veya iktidara danışarak hareket eden bir sivil toplum kuruluşu değildi. Ülkeye demokrasinin geldiğine inanıyor ve serbest hareket ediyordu. İktidar derneğe para yardımında bulunmayı dahi teklif etmiş, fakat Atsız'ın itirazıyla bu teklif reddedilmişti. Olayın içinde bulunan Sami Yavrucuk şöyle anlatıyor: "1952'de Türk Milliyetçiler Derneği Ankara Şubesi Başkanı olarak ay başlarında kira borçlarını ödeme zorluğu çekiyordum. Bir vesile ile durumdan haberdar olan devrin Başbakan yardımcısı rahmetli Samet Ağaoğlu'nun makamına çağrılmış ve o günkü değerine göre 44.000 lira, bugünkü değeriyle yirmi beş milyar lira olan büyükçe bir yardım teklifi ile karşılaşmıştık. Bu parayı, makbuz karşılığı Başbakanlık veznesinden gidip ben alacaktım." Yavrucuk, dernek başkanı Karamağaralı ile konuşur ve büyüklere danışmaya karar verirler. İlk danışacakları isim Atsız'dır. Sait Bilgiç, Ali Yörük ve Sami Yavrucuk trenle İstanbul'a giderler ve Atsız'a danışırlar. Yavrucuk şöyle devam ediyor: "Atsız Hoca'nın evindeki görüşmelerde gündem; 'Başbakanlığın yardımı' maddesine gelince ben, becerimin meyvesini almak amacı ile durumu ballandırarak ve öğünerek onbeş-yirmi kişilik arkadaş grubuna anlattım. Sözümü bitirdiğim an Atsız Bey aynen "Sami Bey, Türk Milliyetçiliği'ni satmaya ne zaman karar verdiniz?" diye beni azarladı. Ve biz, 715 kuruşluk Ankara-İstanbul tren biletini almakta müşkülât çeken insanlar, o büyük miktardaki parayı almayı bile düşünmedik." (Yavrucuk; Körüklü-Yavan 2000: 105).
Türk Edebiyatının En İyi 100 Romanı
Dün akşam Nahid Sırrı Örik'in Sultan Hamid Düşerken isimli kitabını okumaya başladım. Bu vesileyle size bir listeden bahsetmek istiyorum. Mutlaka bilenler vardır fakat bilmeyenler için de faydalı olabilir. 2017 yılında akademisyenler, yazarlar ve edebiyatçılardan oluşan bir ekiple Türk edebiyatının en iyi 100 romanı belirlenmiş. Biliyorum bu
Reklam
Artık okuma ülküsünün, kentte kravatlı bir bay olma ülküsünün şuradan buradan su almaya başladığı bazı yalnız geceler, bazı soğuk sabahlar Ali, ekmek karnesini iç cebinden çıkarıyor, orası burası damgalanmış sayfalarına bakıyor.
Ali'nin burun kanatlarına bazen bir çorbanın buram buram tüten kokusu çarpıyor. Hevesleniyor. Ama orada, aşevinin önünde öyle, çinko ya da bakır taslarını uzatarak duran kalabalığı Türklüğün yüzkarasıymış gibi görüyor. Hevesini içinden de, burnundan da kovuyor. Türk, hem bu denli yüceyken, hem nasıl bu kadar küçülmüş olabiliyor; buna akıl erdiremiyor. Orada aş dağıtımı yapanların insanları itip kakmaları, söyledikleri sözler de sıcak çorbanın çekiciliğini silip süpürmeye yardımcı oluyor. Ve Ali kendini daha yüce şeyler düşünmeye zorluyor. Hemen de önüne ilk çıkan güzel sözlere sarılıyor...
119 syf.
·
Puan vermedi
·
13 saatte okudu
Araştırmacılığı yaşama biçimine dönüştürmüş bir gazetecinin, beslenme kaynaklarını iyi bilen bir aydının duyarlılığını yansıtıyor.. Türkiye`de yazarlar, gazeteciler evrensel kültür ile haşır neşir oldukça, okurlarına o ölçüde katkıda bulunacaklardır.. Ama diyeceksiniz ki, kullan kafanı, dön köşeyi ahlakının köşe başlarını tuttuğu bu dünyada evrensel kültürün günlük siyasete etkisi ve kıymeti harbiyesi nedir? Yok yok, bunlar da aşılacak.
Uğur Mumcu
Uğur Mumcu
`nun, Atilla İlhan ve Adalet Ağaoğlu ile roman; Aziz Nesin ve Sadun Aren ile demokrasi; Avni Arbaş ve Duran Karaca ile resim; Halit Çelenk ve Mehmet Ali Aybar ile insan hakları üzerine söyleşileri var. Evrensel kültürün sanat siyaset ve düşün0 rüzgarları ile Türkiye er geç çağdaş uygarlığa demir atacak! diyen, çağının en büyük suçuna ortak olmadığı, suskun kalmadığı için öldürülen Uğur Mumcu`nun bu yapıtını da geleceğe aktaracak olan okurlarıdır. Düşünceleri uğruna öldürülenlerin unutulmaması dileğiyle... Aydınlık özgür düşüncelerin yazıldığı, söylendiği yarınlara
Söze Nereden Başlasam
Söze Nereden Başlasam
.
Söze Nereden Başlasam
Söze Nereden BaşlasamUğur Mumcu · Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (UMAG) Yayınları · 200030 okunma
Ali, bir yerine birine batırılmış gibi kendini marketten yere attı. Öğretmeninin karşısında hazırolda durdu. Tıpkı okulda olduğu gibi. Ama kılığı bu duruşa hiç uygun düşmüyor, ona büsbütün gülünç, acınası bir görünüm veriyordu.
553 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.