Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ali İhsan Yıldırım

Ali İhsan Yıldırım
@aliihsan32k
تاريخ Kitaplardan alınan notlar.
Lisans
34/32/17
Şişli, 4 Haziran
111 okur puanı
Şubat 2019 tarihinde katıldı
Diğer taraftan Mısır'ın batı sınırı da Osmanlı Devleti gayrinizami harp taktikleriyle ikame edildi. Bu sınır İngiliz belgelerinde Batı Çölü olarak tabir edilen bölgede Senusilerle idare ediliyordu. Bu faaliyetleri incelemek Kanal Harekatı öncesi yürütülen faaliyetleri anlamak için önemlidir.
Reklam
Kanal'a yapılacak harekat için bazı benzerlikler propaganda-motivasyon malzemesi haline getirildi. Bunun için başarılı sayılabilecek sloganlar da üretildi. Süveyş Kanalı'na yürüyecek askerler, Tarık b. Ziyad'ın Cebelitarık'ı geçen askerlerine benzetiliyordu. Çölü geçmek de akılara Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferini getirmişti. Askerler ve kumandanlar, Yavuz Sultan Selim'in seferindekiler gibiydi. Bu benzetmeler ve tarihsel kahramanlıklardan alıntılar, olayın kutsiyetini arttırmak amaçlıydı.
Burada iş gören Teşkilat-ı Mahsusa faaliyetleri oldukça kısıtlı imkanlar dahilinde işlemekteydi. Silahlar eski modeldi, verilen cephane yetersizdi, merkezden istenilen malzeme bazen eksik kalıyordu bazense hiç ulaşmıyordu. Ebu Feridun ismini kullanan Eşref Bey, beraberindeki birlilerin yetersizliklerinden söz etmektedir. Öyle ki, yazışmalara göre bazı askerlerin pabuçları dahi yoktu. Bu yazışma silsilesinde yer alan "ya pabuç ya da 500 lira gönderin," ifadesi durumun vehametini göstermektedir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Demokratik rejim, diğer rejimlerden farklı olarak, herhangi bir ideolojiye, dogmatik bir zihinle bağlı değildir. Demokratik rejim kendinin temel düşünce yapısını teşkil eden hürriyetlerin kutsallığına zarar vermemek, onu inkar etmemek şartıyla her türlü fikir, kanaat ve insanca saygılıdır. Bir "hoşgörü" rejimi olan demokrasi, temel düşünce yapısını yok etmeye yönelen her türlü fikir, kanaat ve inanç karşısında "meşru müdafaasını" kullanır. Demokratik rejimde "hürriyetleri yok etme hürriyeti" yoktur ve hiç kimseye ve hiçbir kuruluşa bu hak tanınmamıştır. Demokrasinin temel hedefi insandır; insana mutluluk ve huzur veren çeşitli felsefelerin birleşimidir.
Özgürlük gibi sözler: "Bütün yolları biliyorum ama Hiç varamayacağım, ah yol ne uzun, Uzak, yalnız..."
Reklam
Yalancılar, hem belleği zayıf hem de dünyada yaşayan tüm canlı türleri içerisinde, en korkak ve sefil yaratıklardır.
Bir devlet savaş alanında kaybettiği ölülerini kendi halkına göstermemek için sansür uygulamaya başladığı an, o devlet savaşı bu kararın alındığı tarihten itibaren kaybetmiştir.
1990-2003 yılları arasında ABD dünyada 140 değişik askeri operasyon yaptı. Tahliye operasyonları, barış ve insani operasyonlar, güç gösterisi ve askeri operasyonlardır. Bunların hepsi "beni oraya getirme" tavrının sonuçlarıdır. İşte Irak! Bir balyoz indi. Kime? Çoluk çocuk, kadın, yaşlı, öksüz, yetim 750.00 insana. Bir medeniyet yok oldu. Canlı ve cansız, tam bir kıyım. Savaş gerekçelerinin de ne kadar yalan ve düzmece olduğunu yeryüzünde yaşayan herkes bizzat onların ağzından dinledi. Şimdi de bir zamanlar Vietnam'da yaşadığını yeniden yaşıyor, kaçacak ama nasıl?
Aslanla köpekbalığı savaşsa kim kazanır? Cevabı nerede dövüştüklerine bağlı. Klasik olmayan savaş türünde, yani gayri nizami harpte, sen aslansan savaş alanı sudur. Yok, köpekbalığı isen, savaş alanı bu kez de karadır.
Lider cesurdur, süratlidir, özgüven sahibidir ve güçlü sezgilerin adamıdır. Var olan anın ötesini düşünebilen ve hissedebilen çok az insan vardır, onlar da istisnadır. Ne yapılacaksa cesurca yapılmalıdır. Hızlı ve öngörülemeyen hareket korkutur ve moral bozucudur. Sıradan, önceden belirlenmiş kurallarla davranan ve yaşayan birinden liderlik beklenemez.
Reklam
Politik lider aynı zamanda askeri, politik ve stratejik işleri de bilen adamdır. Yeni sistem ve rejimlerde "ben benim işimi bilirim, o da kendi işini bilir ve yapar" düşüncesi kadar sığ bir düşünce olamaz. Neden? Eğer mesele savaşa doğru sürükleniyorsa bu hem devlet hem de millet için, yüzbinlerin ölümü, ekonominin alt üst olması, belki de toprak kaybederek ülkenin daralması, daha da ötesi devletin bitip yok olmasına varabilir. Politik lider, hükümet başkanı veya devlet başkanı nasıl olur da bu konuları bilemez... Eğer bilmiyorsa nasıl olur da kendini devlet işlerinde ehil ve tecrübeli olarak görebilir, rahat hissedebilir. Türklerde 1596'dan sonra hiçbir padişah ordularının başında bulunmamıştır. Dolayısıyla ne olup bittiğini de görememiştir. O tarihten itibaren de biz, hiç bir savaşı kazanamamışızdır. 1596'dan sonra yapılıp da tarihte öğrenilmiş olan başarılar ise savaşların kazanılması değil, belli yer ve zamandaki muharebelerin kazanılmalarıdır.
Atamayla, bir kurumun başına o kurumun mensuplarınca seçilmeyle, makamla, resmi sıfat taşımakla ne lider olunur ne de liderlik sergilenebilir. Liderlik halkın algılama biçimidir. Bu, sadece bir toplumun belli kesimi ile de olmaz. Tüm halkın ve milletin, hiçbir bahane, uydurma mazeretleri süremeyeceği, sadece o ulusun değil, yaşayan ve gelecekte de yaşayacak olan büyük kitlelerin mutabık olduğu, yaşantısı, ilkeleri, idealleri, felsefesi örnek ve ibret alınacak bir şahsiyettir lider.
Ulus devletler "hayır diyenler"dir; sürü yapılamazlar. Sürü "evet" diyenlerdir. Toplanır, toplanıp, güdülürler. Tarihte sürüler sayısızdır, öbürleri sayılı... İşler kötü gidince ulus devletler hızla onur ve asalete sarılırlar. Bunlara "silahı bırak" denilirse, cevap hazırdır: "Gel de al!" Bugün ulus devletleri tasfiye etmek için "şimdi sıra kimse?" diye kollayan küresel sermaye bütün hile ve entrikalarını ulus devletlerden gözüne kestirdiğine programlamaktadır. Çünkü bu devletler hiç beklenmedik bir anda, "daha erkekçe tok ve heybetli bir sözle!" karşılarına çıkabilirler. Onlar da bunu bildiğinden şahin gibi uyuklarmış halde durur; aslan gibi, hastaymış şeklinde yürür. Bunlar onların hileleridir... Ulus devlet, bağımsızlık ve tehlike demektir.
"Savaş kurdu bir kayanın üstüne çıktı. Ulumaya başladı. Gözlerindeki ateş geceyi aydınlatıyordu. Önce savaş rüzgarı eser, sonra ölüm rüzgarı, geride sadece gözyaşı kalır..." Rus Halk Şarkısı
Bir iş için ortak (müttefik) iki kişi ormanın derinliklerinde ilerlerken, biri aslanı uzaktan görür, diğerine göstermesiyle birlikte, sırt çantasını indirip spor ayakkabılarını giymeye başlar. Diğeri: "Neden o ayakkabıları giyiyorsun, aslandan hızlı koşamazsın ki" der. Diğeri cevap verir: "Ben aslanla yarışmayacağım, senden hızlı koşayım yeter!"
1.040 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.