Şüphe, hep kendime karşı hissettiğim bir duyguydu ama en kötü yanı bunun farkında olmamamdı. Bir cümle, bir bakış bile o kadar etkilerdi ki beni bedenimin içinden çıkıp benden kaçmaya çalışan bir başka ben hissederdim. Kendimle bütün olamayışımı uzaktan izlerdim. Şimdilerde korkuyorum. Bana on adım sonrasını düşündürenler ve henüz bulduğum kendim arasında kalmaktan, kendimle yetinmeyi henüz öğrenmişken bir sabah uyandığımda ansızın unutmaktan korkuyorum.
Biliyor musun? Hızla öldürülüyor kalplerimiz, merhamet artık bir acizlik belirtisi. Kalp taşımak yeryüzünün en ağır yükü haline geldi. Hayatı sadece bu dünyadan ibaret sananlar, kendilerinden başkasına yaşam hakkı tanımayanlar, kalpsiz bir dünya oluşturma derdinde. Cansız çocuk bedenlerinin sahile vurduğu, toprak altından feryatların yükseldiği bu acımasız dünyada 'sürekli bir hüzün yağmurunda ıslanıyoruz sanki.
belki saatin azizliğinden belki şarkı listemin acımasızlığından belki de heveslenip, ümit biriktirdiğim şeylerin beni hayal kırıklığına uğratmasındandır. bilmiyorum sanki mutluluk ve huzur güzellemelerini tadamayacağım. biriktirdiğim heves kırıklarının kafamın içinde söylediği cümlelerin artık kabullenişimin beni getirdiği nokta... içimde beni heyecanlandıracağını düşündüğüm şeye göz gezdiremiyorum artık. fazlasıyla tükettim, yitirdim. çabalamak istemiyorum hiçbir şey için. gücümü son raddesine kadar bitirdim.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
Canım çok şey anlatmak istiyor ama yorgunum.
Beynim yorgun,bedenim yorgun, bunca şeyi affeden kalbim bile yorgun artık.
Heveslerim yorgun , iyimserliğim yorgun,
Konuşarak anlaşmaya olan inancım bile yorgun.
Benden geriye mecalsiz bir şey kaldı,
Çok yorgunum.
Uykular kaçıran sessizlik
Ve gırtlağını çözen boşluğun uğultusu
Ürkütücü bir şey geçenin göbeğinde
Karanlık,bir çığlık gibi gelir
Sesleri yoğuran telaşım hırsla işlenir eşiklerde hüznü karşılayan yüzlere
Uykular serin, başaklar diri, rüzgar hınca hınç dolu yüzünde ki oyuklarda
Görülmelidir
Şehre inişler dağları sürükler ardından
Şehir çoktan dökmüş eteklerinde ki taşları
Ve artık yüzünle yüzleşmelisin duvarlardan yüzüne çarpan harflerle
Yok oluşun ilk basamaklarındayım
Derken sakinleşiyor adımlarım
Bir demet ışık görüyorum içimden çıkan
Bu mu benim kararmış kalbim,
Ya karalar bağlamış kendim?
İnsanlar yok burada ve uğultular
Derin bir sessizlikle çırpınır bulutlar
Ben kendimi buldum kendimi
Ve aşarken önümde örülmüş her bendimi
Çığlık çığlığa söyleyemediklerim
Ve göz göze gelemediklerim
Ben neyim?
Ne anlamı kaldı yok oluş demenin,
Gerçek hayat yok oluşun deminde mi?
Bak ufalanıyor bedenim
Ve her zerremle nüfuz ettiklerim
Adını ver bu durumun içindeyim,
Etrafımda dönsün tüm yıldızlar
Ve dökülsün beni avutan tüm yaldızlar
İçimden içime akan savaşlar
Beni yutmaya çalışan her hayatın içinden
Ben kendimi buldum kendimi!
Yok oluşun ilk basamaklarındayım
Derken sakinleşiyor adımlarım
Bir demet ışık görüyorum içimden çıkan
Bu mu benim kararmış kalbim,
Ya karalar bağlamış kendim?
İnsanlar yok burada ve uğultular
Derin bir sessizlikle çırpınır bulutlar
Ben kendimi buldum kendimi
Ve aşarken önümde örülmüş her bendimi
Çığlık çığlığa söyleyemediklerim
Ve göz göze gelemediklerim
Ben neyim?
Ne anlamı kaldı yok oluş demenin,
Gerçek hayat yok oluşun deminde mi?
Bak ufalanıyor bedenim
Ve her zerremle nüfuz ettiklerim
Adını ver bu durumun içindeyim,
Etrafımda dönsün tüm yıldızlar
Ve dökülsün beni avutan tüm yaldızlar
İçimden içime akan savaşlar
Beni yutmaya çalışan her hayatın içinden
Ben kendimi buldum kendimi!
Hayatın gerçekleri..
Karnını doyurmak, özel biri olmayı başarmak, işe yaradığını hissetmek, bir statü elde edip, insanların devamlı saygısını kazanabileceğini sanmak , bedensel güzelliğinin yeterli olduğuna kani olmak, yeterli bir ekonomik güce erişip çevrede itibar sahibi olacağına inanarak davranmak, mutlu olabilmek için nesne, eşya ve para ile
Sorun insanların eğitimsiz olması değildir. Sorun, insanların sadece kendilerine öğretilenlere inanacak kadar eğitilmeleri ve bunları sorgulamaya kalkacak kadar eğitilmemeleridir.
Elmaslar baskı altında oluşur. Zeytinyağı çıkarmak için zeytinlerin sıkılması gerekir. Şarap yapabilmek için üzümlerin parçalanması gerekir. Tohumlar ise karanlıkta yetişir. Ne zaman kendini sıkılmış, baskı altında veya karanlıkta hissedersen dönüşüm yakındır demektir...
Oysa yaşamın amacı kendi kendini geliştirmek, tekamül etmektir. Dünyaya gelme sebebimiz özümüzün farkına varmaktır. Bugünlerde insanlar kendilerinden korkar oldu. Görevlerin en ulvisini, kendilerine karşı olanı unuttular. Hayırseverler hayırsever olmasına, açları doyurup yoksulları giydiriyorlar. Gel gelelim kendileri çırılçıplak, ruhları açlıktan kıvranıyor. Cesaret denilen şey insanları çoktan terk etmiş. Belki de hiç cesur olmadık. Ahlakın temelindeki toplum korkusu, dinin sırrı ise tanrı korkusu. İşte bizi yöneten iki şey.