Ne kadar sever olmuşuz hüznü, ne kadar çok yakıştırmışız üzerimize umutsuzluk giysinini. Şöyle bir bakıyorum paylaşılanlara buna kendi yazdığım şiirler ve yazılarım da dahil... Gülümseyen, şenlikli ne kadar az şey var paylaşılan. İnsan biran yağmur yüklü bir bulut gibi patlamak istiyor.
Kitap akıntılarının içinden aldığımız onca ses, kelime, cümle, anahtar ne varsa bir yanında hep bir hüzne gebe. Yahut acı tecrübenin, kat kat nasırlı izleri...
Yeşil bir vadiden, lacivert kızıl bir göğe, süt beyaz kuşlardan, neşeli evlere dolaşan ne az kitap var dünyada.
Belki bundandır yaralara dokunan sözleri daha çok sevmemiz.
Ne dersiniz?
Sizin fikirlerinizi almak isterim açıkçası