Telefon çaldı. Karşımdaki ses Adil Özkol'un eşinin. Ağlıyor: — Adil'i aldılar, seni de alacaklar... Ben de eve, anneme telefon ettim: — Anne, arayan soran oldu mu? Olmamış. Fakat biraz sonra annem telâşla beni arıyor: — Oğlum polisler geldi, seni sordular... Ben ne yapayım? Şimdi eve gidip, çamaşırlarımı ha-zırlayıp, teslim olsam iyi... İyi ama, ya yolda, kaçıyor diye vururlarsa. O günler öyle.. Sokak ortasında takır takır adam vuruyorlar. Gerekçe de hazır: Güvenlik Kuvvetlerine ateş açan anarşistler silâh çatışması sonunda ölü olarak ele geçtiler. Gerçi, bu düşünceye olasılık tanımıyorum pek amma, yine de ne olur, ne olmaz.