Federico konuşuyordu,
dil döküyordu ölüme. Ölüm ise dinliyordu.
"Ey yoldaşım, daha dün dizelerimde
kuru ellerinin vuruşları çınlıyordu,
şarkımı soğuttun sen, gümüş orağının
keskin kenarını kara yazgıma soktun,
türkü söyleyeceğim olmayan bedenine,
olmayan gözlerine
rüzgârın savurduğu saçlarına, bir zamanlar öpülen kiraz dudaklarına...