"Yalan Söylüyorsam Türk Olmayayım!"
Belki çok garip bulacaksınız; ben kurbağa seslerini, köpek havlamalarını, kağnı feryatlarını, tandır başlarını ve taze ekmek kokan tandır evlerini çok ama çok severim. Bana çocukluğumu hatırlatır. Anadolu' mu hatırlatır.
Sayfa 31 - yakın plan
Reklam
Sizin bir mısranızı hatırlıyorum: Türkçemizden "ses bayrağımız" diye bahsediyorsunuz. Ne kadar doğru ve güzel. Türkçe bizim ses bayrağımızdır. Bu bayrağı, bizim analarımızın, bizim milletimizin dili dalgalandırıyor. Sizin nefesiniz değil...
Şimdi kendi kendime hayıflanıyorum: Allah'ım diyorum, biz hafızasını yitiren, tarih şuurunu kaybeden yeni nesiller yetiştiriyoruz. Bu esaretten daha kötü, ölümden daha beter!
....Yugoslavya Türkleri olarak, biz sizden hiçbir maddi yardım da istemedik. Yalnız bizi bilmenizi, bizi sevmenizi arzu ettik. Sevgi sınır tanır mı? Sevgi yasak tanır mı? Sevgi insanda, bir noksanlık doğurur mu? Bilmek, öğrenmek, öğretmek kime zarar verir? Siz Anadolu Türkleri olarak, sevgiye yasak koymuşsunuz! Bizi tanımaktan tarihimizi öğrenmekten adeta korkar olmuşsunuz. Ne olursunuz anlatın bana, Anadolu Türkü neden böyle? Sizin yüreğinizi ve kafanızı, bize karşı hangi kuvvet, hangi devlet böyle sıkı sıkıya kapadı? Ne olur anlatın bana!
Reklam
Yanıbaşıma gelen yaşlıca bir kadın, üzgün yüzünün bütün çizgileriyle kulağıma fısıldadı: - İstanbuldan mı geliyorsun evlatcağızım? - Ankara'dan efendim! - ben de Priştine'den geldim bu ziyarete. Cennet mekânın asıl kabri Bursa'da. Burada sadece kanı, bağırsakları ve yüreği var... Sen yine oku Fatihanı. Gider bulur Onun mübarek ruhunu! Büyük padişahtı. Mübarekte, tam yedi evliya kudreti vardı. Biz burada onun yetimleriyiz!
Murad Hüdavendigâr TürbesiKitabı okudu
Devlet Radyolarımız, turistlere iyi davranmamızı, misafir severliğimizi yabancılara da göstermemizi günde kırk defa yayın yaparak bizi uyarmaya çalışıyor. yabancı devlete elbette çok iyi davranmak lazım, ama bizim Devletimiz, bizim aydınımız, yeni nesillerin yetiştirilmesinde, milli eğitim politikamızın tesbitinde titiz davranmak, tarihimize,
Kars'ın Kalo Köyü'nde, altıyüz altmış Türk'ü, Ermenilerin nasıl vahşice öldürüldüklerini AŞIK KARAMAN'dan dinletiyorum: Ey ağalar nasıl diyem derdimiz Vardı zulmünsonu arşa dayandı Ermeni İslamı kırdı taladı Mazlûmlar amânı arşa dayandı. Kalo'nun Köyü'nü bastı Cengiz açtı Mitralyöz tüfekle hep ateş saçtı Ana evlâd attı dağlara
Ben 1965 yılında, Ankara Radyosu'ndan görevli olarak Erzuruma gitmiştim. Orada Nene Hâtun'la ilgili olayları yaşlılardan dinlemiş, savaş yıllarına ait hatıralarını teybe almıştım. Abo Dadaş isimli yaşlı bir Erzurumlu, çömeldiği yerde sicim gibi gözyaşı dökerek başından geçenleri anlatmıştı. - "...Ruslar Erzuruma girdiklerinde, içimizdeki
697 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.