"-Allah'ım, dedim. Ya bu zayıf sefillere kuvvet ver yahut kuvvetlilere merhamet."
Sayfa 48 - Nasıl Öldürdüler?Kitabı okudu
Reklam
Mazi neler yutuyordu neler! Kederlerimizi,götürdüğünden ziyade sevinçlerimizi de gömüyordu. En büyük filozoflarımız bile geçmişle gelecek akımları arasında bizi sürükleyen şimdiden doğacak saadetleri bekleyerek yaşamıyorlar mı? Hayatın aldatıcılığında öyle bir sihir var ki,gelecek zaman,çektireceği bütün felaket ve uğursuzlukları tesirli bir söyleyişle yüzümüze bağırsa,yine maksadının korkunçluğunu anlamak istemeyeceğiz.
Ben yaşamak için çalışıyordum. O beslenme ihtiyacından, saldırı korkusundan kurtulmuştu. Hangimiz daha acınacak haldeydik? Elbette ben... Ölüm onu koruyuculuğu altına almıştı.Artık ona keyfine veya kanuna göre hiç kimse, hiç bir kuvvet saldıramazdı, onu korkutamazdı. O şimdi bütün saldırılara,haksızlıklara,işkencelere karşı iri siyah dişleriyle boyuna gülüyor, eğleniyordu.
Ve bir gün bizide bu hayvan gibi kurtaracak olan kurtarıcımıza dedim ki: Malikâne aldığın bu değersiz ceset senden adalet gördü. Şimdi onu çürüterek en küçük parçalarını dağıtacaksın. Bir insan ölüsüne yaptığının aynını yapacaksın. Eşitlik eşitlik diye bağıran insanlar işte senin bu eşitçiliğinden titrerler. Ah Sen ne müthiş bir alaycısın. İnsanlığın övündüğü en ulu filozoflarımızın zekalarını barındıran organı nasıl çürütüyorsun. Bu eşeğin beyincik maddesini de aynı kanunun dişlerine verecek, aynı kurtlara vereceksin.
Yaşamanın girdiğimiz her iki devresinde bir anlık huzur aramak ne abes bir ümittir.
Reklam
425 öğeden 411 ile 420 arasındakiler gösteriliyor.