Osmanlı ordusu bir kere bir kaleye, bir kasaba veya kente girdi miydi, artık direniş umudu kalmazdı.
Sayfa 364Kitabı okudu
Osmanlı askerinin topla ilk tanışıklığının 1380'lerde Batı Balkanlar'da gerçekleştirilen akın ve seferlere rastladığı söylenebilir.
Sayfa 348Kitabı okudu
Reklam
"Türk akıncılarının geçtiği yerde horoz bir daha ötmez."
Sayfa 340Kitabı okudu
Bıçakla yaralamak suçu için alışılmadık bir ceza öngörülmüştü: "Suçlunun kollarına bıçaklar saplanacak ve o durumda halk arasında dolaştırılacaktır."
Sayfa 326Kitabı okudu
"Hiçbir Sancakbeyi" diyor Spandounes, "makamı ne kadar yüksek ve yetkileri ne kadar geniş olursa olsun, kadının izni olmadan kimseyi idama mahkûm edemez... Subaşı suçluyu tutuklar, işkenceyle ona suçunu itiraf ettirir, ondan sonra kadının karşısına çıkarır. Mahkûm olursa, Subaşı onu öldürür."
Sayfa 324Kitabı okudu
Müftü, hiç değilse teorik olarak mevkiini Allah'ın kanununu bilmesine borçluydu ve prensip olarak hükümdardan bile üstündü. Osmanlı protokolü bu anlayışı göstermek için sultanın törenlerde Şeyhülislâm'ın (müftünün) huzurunda ayakta durmasını uygun görmüştür.
Sayfa 294Kitabı okudu
Reklam
180 öğeden 151 ile 160 arasındakiler gösteriliyor.