Kardeş katlini haklı çıkaran en meşhur ifade, "Fatih Kanunnamesi olarak bilinen kanunnamede kardeş katlini haklı gösteren şu hükümdür. "Her kimseye evlâdımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizâm-ı âlem için katl eylemek münâsibdür. Ekser 'ûlema dahi tecviz etmişdür." (Oğullarımdan hangisine Allah saltanatı nasip ederse, onun dünyanın düzeni için kardeşlerini öldürmesi uygundur. Din adamlarının çoğu buna izin vermiştir.)
Sayfa 130 - Kronik KitapKitabı okudu
Kardeş katlinin gerekçesi, mücadelenin sonucunun Tanrı'nın arzusunu temsil ettiğine ilişkin bir inançtı. Bu görüş, tarihçi Neşri tarafından [I.] Mehmed'in, ağabeyi Musa'yla savaşı sırasında, şehri Mehmed'e bırakmayı reddederlerken Edirne halkına atfedilen sözlerde karşılık bulmuştu: "Biz sana şimdi hisârí virmeyüz. İnsâ'llâhu Te'âlâ biri birinizle buluşub bir yana olub devlet her kangınızın (hanginizin) başında ise hisâr dahi bilâ-minnet anındır (onundur)." Yine de kardeş katli hiçbir zaman halkın onayını kazanmamıştır
Sayfa 129 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Şehzadelerin doğumundan sonra, hanedanın ve dolayısıyla imparatorluğun devamını sağlamadaki en temel etken verasetin yönetimiydi. Osmanlı hanedanının ilk hükümdarının, egemen bir bey olarak tam olarak nasıl tanındığı belirsizdir. Osmanlı geleneği. Osmanlı bağımsızlığının başlangıcını, bir hükümdarın egemenliğini ilan ettiği dinî tören olan I. Osman'ın adına ilk hutbenin okutulmasında saptar. Geleneğe göre bu, Porsuk Vadisi'ndeki Karacahisar kasabasında olmuştur. Tarihçiler, bu olaya çeşitli tarihler vermişler ve çoğunlukla kendi Osmanlı meşruiyeti anlayışlarıyla süslemişlerdir. Karacahisar geleneği doğru ya da yanlış olsun, üzerinde "Ertuğrul'un oğlu Osman tarafından basılmıştır" yazan bir sikkenin varlığı, Osman'ın kendisini bağımsız bir hükümdar kabul ettiğini teyit edebilir; zira hutbenin hükümdar adına okunması gibi, para basılması da egemenliğin ilanını ifade eder. Buna göre Osmanlı hanedanında veraset, I. Osman'a varis olmakla başlar.
Sayfa 116 - Kronik KitapKitabı okudu
Osmanlı hanedanı buna göre neredeyse tamamen kölelikten gelme cariyelerin doğurduğu çocuklarla soyunu sürdürmüştür. 1. Süleyman'in saltanatından önce, bu kadınların her birinin rolü tek bir oğul doğurup onu eğitmekti. Oğullarının yetiştirilmesinden onlar sorumlulardı; fakat şehzadelerin imparatorluk yönetiminde belki de atandıkları vilayetler dışında hiçbir payları yoktu. I.Süleyman'ın saltanatıyla bu sistem değişti. Hürrem'in zamanından itibaren, bir cariyenin birden fazla oğul doğurması ve kocasının ölümüyle tahta geçen sultan üzerinde güçlü bir etkiyle valide sultanlık rolünü üstlenmesi olağanlaştı. Bu gelişme, neredeyse kırk yıl süren veraset, siyaset ve ordu krizleri dönemlerinde, hanedanı bir arada tutan Kösem ve Turhan'ın kariyerleri sırasında zirveye çıktı.
Sayfa 110 - Kronik KitapKitabı okudu
Hanedanın yapısı için en önemlisiyse, bir erkeğe, maddi durumunun imkan verdiği kadar kadın köleye sahip olma ve onlarla cinsel ilişkiye izni veren kuraldır. Bir erkek, karısından ya da kölesinden meşru bir çocuk yapabilir. Bir erkeğin karısının doğurduğu bütün çocuklar kendiliğinden özgürdür ve kendiliğinden miras almaya hak kazanırlar. Kölesinden doğan çocuğu da, erkek tarafından kendi çocuğu olarak kabul edildiği sürece, aynı haklara sahiptir. Erkek, kölesinin doğurduğu çocuğunu kabul ettiğinde, çocuğun köle annesi hane halkı içinde ayrıcalıklı bir konumu elde eder. Kadının efendisi artık onu satamaz ve efendinin ölümüyle, kadın serbest kalır.
Sayfa 106 - Kronik KitapKitabı okudu
Köprülü Mehmed Paşa ve ondan sonra oğlu Fazıl Ahmed, imparatorluğun siyasi ve askeri talihini canlandırdılar. Girit savaşını 1669'da zafere ulaştıran Fazıl Ahmed'di. Bu dönem, 1683'te Viyana'nın kuşatılması kararına kadar sürdü. Kuşatma başarısız olmakla kalmayarak, Osmanlı karşıtı güçlerin bir ittifak kurmasına doğrudan doğruya neden oldu. Takip eden on altı yıllık savaş boyunca, Osmanlı İmparatorluğu karada ve denizde mağlubiyetler yaşadı. 1699'da Karlofça Antlaşması'yla, sultan, Macaristan'ı Avusturyalılara, Atina ile Mora'yı Venediklilere bıraktı. İmparatorluk, Yunanistan'da kaybettiği toprakları on beş yılda geri aldı; fakat -Kanuni Sultan Süleyman'ın en prestijli fethi- Macaristan sonsuza dek kaybedilmişti.
Sayfa 104 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
147 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.