Bu kez,acaba gözünü açtığı öbür dünya daha mı iyiydi? Veya umduğundan daha iyi şeylerle mi karşılaştı?Hepimiz bunu en doğru biçimiyle bir gün anlayacağız.
"Bu gece ölebileceğini, hatta ölmesi gerektiğini düşündü. Bu düşünceden sonra ölüm kendisine ne tatsız ne de korkunç geldi. Ölüm tatsız görünmedi çünkü hayatta bir neşe tatmamış, aksine ömrü, bitmek bilmeyen bir kölelikten ibaret olmuş, bundan da artık yorulmaya başlamıştı. Korkunç da görünmedi çünkü bu dünyaya gönderen merhametli bir efendi olduğuna, ölmekle artık sadece ona tabi olacağına ve ondan hiçbir fenalık gelmeyeceğine inanıyordu."
Bu gece ölebileceğini, bunun gerektiğini düşündü ama ölüm düşüncesini hiç de korkunç bulmadı; çünkü hayattan bir zevk almamış, yaşamı bitmek bilmez bir esaret olmuş, o da bundan bıkmıştı.
Tanrı beni üç hakikati öğrenmem için dünyaya yolladı. Tanrının bana sorduğu ilk soru: "İnsanın kalbine ne hükmeder?" ve anladım ki insanın kalbine sevgi hükmeder. İkinci soru: "İnsana ne verilmemiştir?" İnsana kendi ihtiyaçlarının bilgisi verilmemiştir. Ve üçüncü soru ise "İnsan ne ile yaşar?" ve anladım ki insanın elinde hiç bir şey olmasa bile Tanrı sevgisi olsun yeter. Yani insan Tanrıya inanmadan yaşayamaz...