Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mutluluk erdem yoluyla edinilebilecek bir ödül değil, erdemin kendisidir.
Reklam
İnsan psikolojisine tesir eden üç kuvvet: Arzu, heyecan, akıl. Arabacı akıl, arzu ve heyecan iki azgın at. Bu misal Eflâtun'dan önce Puranalar ve Upanişadlar'da var. Araba biziz. Aklın vazifesi, heyecanlarımızla arzularımızı dengelemek. İki pınar var önümüzde. Birinden hazların balı akıyor, öbüründen bir su: akıl. Fert hayatında fazilet muvazenededir, akıldadır. Görünen dünyanın ötesinde daha mükemmel bir dünya var: idealar dünyası. Bu dünyadakiler kaybolmaya mahkûm birer gölge, idealar dünyası, fazileti arayış.
Okurunu Baştan Çıkarıyor!
Spinoza’ya çok şey mi söyletiliyor? Ama o da okurunu baştan çıkarıyor. Uzlaşmaz sanılan kavramları özdeşleştiriyor, özdeş sanılan kavramları ayırıyor. Yüzlerce yıllık düalizmin kutsal kalesine saldırıp, bedenle ruh ya da zihin aynı şeydir diyor. Nietzsche’nin ümitsiz başkaldırımdan da kaçınıyor. Ne gülüyor, ne ağlıyor, anlamaya ve anlatmaya çalışıyor. Reddetmiyor, reçete sunmuyor, geleceğe bel bağlamıyor; özgürlüğün gerçeği görmekten başka şey olmadığını kanıtlıyor; onu seçmekten başka tabii bir yol olmadığını da...
Herkesin içinde sınırsızca düşünsel/bedensel bir ifade aracına dönüştüğü sistem... Hakları insanlarla birlikte yeniden keşfetmek yeni bir demokrasinin keşfi olacaktır. Bu, hakların önünü tıkayan modern yapılanmaya karşı tekilliğin öne çıkarılmasıdır.
Armstrong’un dediği gibi, feminist bir perspektiften bakıldığında, kimliğin tarihsel ve toplumsal olarak inşa edi­len bir şey olduğunu kavramak, bu miras alınmış kimlikler ve rollerin özerk olarak yeniden inşa edilmesi için olanaklar yarattığı ölçüde özgürleştirici bir anlayıştır; baskıcı toplumsal ilişkileri ve yapıları eleştirmek için bir olanak­tır.
Sayfa 38 - İstanbul Bilge üniversitesiKitabı okudu
Reklam
İnsanların tabiatın hükümranlığı altında yaşadıkları gözönüne alındığı sürece, günah diye bir şey yoktur.
Siyasi iktidar, doğrudan doğruya, kadının ikinci sınıf yaratık sayılmasına dayandığından ve erkekler için söz konusu yaratığı bu konumda tutma zorunluluğu bulunduğundan, kadının erkek toplumundaki tehlikeli önemi kendiliğinden ortaya çıkar. Toplumun siyasi iktidar alanı olan merkeze giren her kadını cezalandırmaya yönelik eğilimi, kadınların güçsüz ya da edilgin olarak görülmediklerinin açık kanıtıdır. Bir sosyal yöntem olan kadın düşmanlığı, kadının küçümsenmesini değil, çok dikkate alınmasını ve gözaltında tutulmasını gerektirir. Doğurgan cins olarak hayatın belirleyicisi sayılması gereken kadınlar, bu tehlikeli özelliklerini bastırmaya yönelik tekniklerle pasifize edilirler. Erkek toplumu, süte karşı sperm mantığı doğrultusunda, kadınlar üzerindeki teorik ve pratik üstünlüğün toplu olarak sürmesini sağlayan bir dizi anahtar işleve sahip çıkar
Sayfa 250 - Siyasi Travestizm 1- Alüminyum Cennette Özgür Kadın
Tarih Dışı Kalan Cins
Roger- Gérard Schwartzenberg, erkek toplumu, merkeze soktuğu kadında, erkek yöneticilerde aramadığı olağanüstü nitelikler arar, der. Bu yüzden, siyasi alana üstün nitelikli kadınların girmesinin hiçbir önemi yoktur. Siyaset arenasında cins ayrımının sona erdiğinin söylenebilmesi için, sıradan erkekler gibi sıradan kadınların da , yönetimde boy göstermeye başlaması gerekir.
Sayfa 259 - Roger- Gérard SCHWARTZENBERG. L'Etat spectale, s.89
Farklı kültürlerin birbirlerini anlayabilmesinin yolu, önce dillerin iyi çevrilmesinden geçer.
352 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.