Kanser hastalığını inceleyin. Bir hücre kendisine emredilen yörünge­den çıkarak kendi kafasına göre takılır, yani özgür davranır ve onu taşıyan bedeni ölüme sürükler. Bireyci, özgürlük saplantısı olan modern insanı ve onun akıbetini kanserden daha iyi açık­layan bir enstrüman yok gibi. Bakın, kanser bulaşmıyor yani sosyal değil! Kişisel, kişiye özel, bencil, yenilmez!
Şükretmeyen insan zâlim olur. Bencilleşir...
Şükürsüzlük insan özgürlüğü ve terbiyesizliğinin son noktasıdır. Kanser hastalığını inceleyin. Bir hücre kendisine emredilen yörünge­den çıkarak kendi kafasına göre takılır, yani özgür davranır ve onu taşıyan bedeni ölüme sürükler. Bireyci, özgürlük saplantısı olan modern insanı ve onun âkıbetini kanserden daha iyi açık­layan bir enstrüman yok gibi. Bakın, kanser bulaşmıyor yani sosyal değil! Kişisel, kişiye özel, bencil, yenilmez!
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
Dinî ve millî duygular insanların en köklü duygularıdır. On­dan sonra dillerini korumak gelir. İnsan, köklerine dokunan eli kırar. Onu insan yapan budur. Onur, gurur, haysiyet, namus gibi savunma alanları din ve millî duyguların defanslarıdır, bi­lirler ki onlar çiğnenince golü yiyecekler. Bu yüzden, bütün ta­kım kale önüne çekilip bent kurar.
'Yobaz mısın olum' derler hani o çok medeni özgür bireyler (!)
Ben erkek olduğum hâlde, aldığım kültür gereği bu yaşıma kadar ayak parmaklarımı bile babama göstermedim. Yemin ederim, babamın yanında çorapsız gezmedim. Bizde ayıptır, terbiyesizliktir.
Allah'tan, ahiretten, dinden, imandan kaçışlarına modern anlamda zevk diyorlar. Bildiğiniz içkileri aynı tatta üretin ama içine alkol koymayın içmeyeceklerdir. Demek ki içki bir damak tadı değil, onu sar­hoşluk versin diye içiyorlar... Kulak zarlarını patlatan, müzikli barlarda alkol alan insanlar sizce bir şeylerden mi kaçıyorlar yoksa zevk mi alıyorlar? Sarhoşluk zevk değil, realiteden kaçıştır ... Sarhoş insan, iç ve dış baskılardan kurtulur, dilini özgür bırakır, ahlâkî değer­leri yıkılır. Sabah uyandığında doğmuş olan güneş onun içini karartacaktır. Bu yüzden sarhoşun karanlığı sabahtır! Tekrar önünü görebilmek, suçlarını, ayıplarını unutmak ve karanlığını aydınlatmak için alkolün bağışlayan dizlerinde günah çıkarma­ya gidecektir.
Günümüzde de Kürt siyasileri zaman zaman açıklamalarda bulunarak Selçuklu ve Osmanlı döneminde gerçekleştirilmiş olan ittifaka işaret etmekteler, şöyle ki: “Türkiye’nin geleceği Kürtlerle ittifak yapmasına bağlıdır. Kürtlerle ittifak sürekli olarak kazandırmıştır. Tarihte 1071 Malazgirt Savaşı döneminde alparslan, Mervani Kürt beyliğinin başkenti konumunda olan Silvan’a gelerek yardım istemiştir ve Bizans‘ı mağlup etmiştir. Anadolu kapıları böyle açılmıştır. Yine Yavuz, Çaldıran‘a gitmeden önce, Kürt beylikleri ile ittifak yaptıktan sonra İran’ı yenmiştir. Kafkasya dan Orta Doğu ve Mısır’a kadar hakimiyet kura bilmiştir. Abdülhamit de Kürtleri dayanmıştır Kürtlerle ittifak kurmuştur. Tarihteki bu ittifakları defalarca söyledim.”48. Yukardaki söylemlerin aynısını Kürt siyasilerinden Ahmet türk’te tekrarlamıştır. Kısacası Türk Kürt ittifak hala sürmekte ve yerli halkları asimile etmektedir. 48)”Kürtlerle İttifak Şart”, A. Öcalan,13 Haziran 07, Özgür politika
Reklam
“CHP Genel Baskan Yardımcısı Onur Öymen'in 10 Kasım 2009 da Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada "Maalesef bu ülkenin anaları çok ağladı. Tarihimiz boyunca çok şehit verdik. Çanakkale Savaşında 200 bin şehidimiz vardı, hepsinin anası ağladı. Kimse çıkıp 'bu savaşı bitirelim' demedi. Kurtulus Savaşında, Seyh Sait İsyanında, Dêsim isyaninda, Kibris'ta analar ağlamadı mi? Kimse "analar ağlamasın, mücadeleyi durduralım' dedi mi? Ilk siz diyorsu- nuz. Çünkü sizin terörle mücadele cesaretiniz yok" sözleriyle 10. demokratik açılımın ön görüşmelerinde süreci elestirerek, daha önce de isyanlar yaşandığını anlattı. "Dêsim İsyanına" da dikkat geken Öymen, o dönemin hükümetinin "analar ağlamasın" demediğini ve "isyanı."bastırdığını hatırlattı. Öymen’in, "isyanin"bastırılmasını ve sonraki süreci övmesi Dersimlileri ayağa kaldırdı. Uzayarak, uzun süre Türkiye'nin gündemine oturdu. AKP Hükümeti dahi Dersim'da yaşananları katliam olarak ifade etti. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdogan, "Devlet adına özür dilenecekse, böyle bir literatür varsa, ben özür dilerim" derken, kendilerini solcu, sosyalist, demokrat, yurtsever, insan hakları ve özgürlüklerinin savunucuları olarak niteleyenler, AKP ve Tayyip Erdogan'in gerisine düştüler. “
Doğacağımız aileyi, ırkı, şehri, hayatı seçemiyoruz. Bize verilen koşullar altında seçimler yapıp kendimizi özgür hissediyoruz. Tanrı'nın izin verdiği ölçüde özgürleşmeye çalışan bir tiyatro filminin oyuncularıyız aslında.
Sayfa 18
Sarhoşluk zevk değil, realiteden kaçıştır... Sarhoş insan, iç ve dış baskılardan kurtulur, dilini özgür bırakır, ahlâkî değerleri yıkılır. Sabah uyandığında doğmuş olan güneş onun içini karartacaktır. Bu yüzden sarhoşun karanlığı sabahtır! Tekrar önünü görebilmek, suçlarını, ayıplarını unutmak ve karanlığını aydınlatmak için alkolün bağışlayan dizlerinde günah çıkarmaya gidecektir.
Zehir olsa şerbet diye içeceğim narin ellerinizden. Kalbim o kadar tenha, öyle işe yaramaz ve değersizdir ki, ona biçeceğiniz her türlü ceza iltifat sırasına geçecek, onur nişanesi olarak saklanacaktır. Ama n'olur beni yokluğunuzla cezalandırmayınız.
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.