Islak fayanslara, lalettayin çıplak ayakla bastın ve ayağın kaydı. Sert bir düşüş yaşadın ve kafan lavabonun keskin mermer taşını sıyırdı. Şans eseri bir sakatlık olmadan hafif atlattın. Bunu yaşadıktan sonra bir daha ıslak zemine çıplak ayakla rastgele girer misin? Tabiki girmezsin, daha özenli ve dikkatli olursun. Çünkü bu deneyim sana ömür boyu unutamayacağın bir ders vermiştir.
Oysa hayatta herşeyi deneyimleme şansımız yok. Hele ölümün...
Bazı gerçeklere öyle kesin inanırız ki tecrübe etmeye hiç gerek duymayız. Örneğin heppimiz suyun 100 C° de kaynağıdığını biliriz ama hiçbirimiz, acaba gerçek mi dur bi deneyeyim demez.
Uzun sözün kısası iyilik iyidir:)
Bunu herkes kabul eder. Ama çoğumuz inanmaz ve yapmaz. Acaba bir iyilik yapmadan önce o iyiliğin güzelliğini deneyimleyebilseydik nasıl olurdu? Aksi de düşünülebilir. Kötülük kötüdür. Bir kötülük yapmadan önce kötülüğünü yaşayabilseydik...
Nasıl olurdu?
Olmaz. O zaman herkes bir nevi aynı olurdu. Ve iyilik erdem, güzel ahlak kavramları anlamını yitirirdi...
Evrenin yaratıcısı iyiliğin ve kötülüğün karşılığının pek azını hayatta pek çoğunu ölümden sonra verir.
Charles Dickens Scrooge karakteri üzerinden bunu çok güzel anlatmış. Okuyanlar daha farklı bakış açısıyla ele alır elbette ama bir de bu gözle bakmanızı tavsiye ederim. Belki Scrooge gibi sizde de bir değişim yapabilir. Sona varmadan önce bazı şeyleri değiştirmek gibi... Bende yaptığı gibi:))
Bir Noel ŞarkısıCharles Dickens · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20217,2bin okunma
"Yas, sadece sevdiklerimizi kaybetmekle olmaz. Bir yaşama biçimini kaybetmek de yastır. Bir şehri bildiğimiz halde kaybetmek, rutinlerimizi kaybetmek de yastır. Hatta, dünyayla ilgili inançlarımızı kaybetmek de yastır."