“Urfalı Mateos’un; “Korkunç dalgalarla çalkalanan bir denizi ve taşkın sularını ileriye atan azgın bir nehri andıran bu muazzam ordu” diye bahsettiği Alparslan’ın bu muhteşem ordusu, Ermenistan’a girmiş ve kısa sürede bölgenin fethini gerçekleştirmiştir.”
Sayfa 120 - Nobel Akademik YayıncılıkKitabı okudu
“Türklerin almadığı memleket, içmediği su, ateşlemediği ocak kalmadı. Şehirleri ve ülkeleri doldurup her tarafa hakim oldular.”
• İmadeddin İsfahâni
Sayfa 91 - Nobel Akademik YayıncılıkKitabı okudu
“Ne havadaki kuş, ne ovadaki geyik onun okundan kurtulabilirdi. Bir kasırga gibi, bir fırtına bulutu gibi önüne geleni yeniyordu. Selçuk oğlu, başına börkünü yan oturtmuş, dağ gibi şahlanan bir at üstünde, kükreyen arslan gibi, çıkan şimşek gibi, dolu dizgin giderken, Turan ve İran ve Rum hayran bakıyordu.”
Sayfa 67 - Nobel Akademik YayıncılıkKitabı okudu
“Kafkas veya Kafkasya adı ilk defa eski Yunan yazarlarından Aiskhylos’un MÖ. 490 yılında yazdığı “Zincire Vurulmuş Zevk ve Eğlence” adlı eserinde anılan Kavkasos dağı deyiminde görülür.
Bölgeye Kafkasya isminin, Dağıstan yerlileri tarafından miladi 479 tarihinden itibaren verildiği de bilinen bir gerçektir.”
Sayfa 19 - Nobel Akademik YayıncılıkKitabı okudu
“Kafkasya sahası, MÖ. Birinci Binlerde İskitler tarafından istila edilmiş, böylece Türklerin bölgeyle ilk teması sağlanmıştır. Bölge Hunlar ve Avarlar ile Türkleşmeye başlamakla beraber, asıl Türkleşme Selçuklu Türklerinin bölgeyi fethettiği döneme rastlar.”
Nobel Akademik YayıncılıkKitabı okudu
Mir Bedirhan "Musa Anter" için söylemiştir
Bilirsin, herkes yaşar, herkes ölür. Ama herkes ölümsüzleşmez.
Sayfa 145Kitabı okudu
Anadolu
(...)" 'Anatolia' ya da 'Bilâd-ı Rûm' olarak adlandırılan bu ülke, bir asırdan kısa bir zaman zarfında son sahiplerinin adıyla, 'Türkiye' olarak anılmayı hak edecek bir kimlik dönüşümü yaşamıştır."(...)
Sayfa 12 - Salon YayıneviKitabı okudu
Romanos Diogenes'in Üçüncü Anadolu Seferi ve Malazgirt Meydan Savaşı
Alp Arslan ile esir imparator Romanos Diogenes arasında yapılan müzakereler sonunda bir antlaşma yapıldı. Bu antlaşmanın maddeleri şunlardır:
1- İmparator, kurtuluş akçası olarak bir buçuk milyon altın verecek.
2- Bizans devleti yer yıl Selçuklu devletine 360 bin altın ödeyecek.
3- Bizans'ın elinde bulunan bütün İslam tutsakları salıverilecek.
4- Bizanslılar gerektiğinde Selçuklulara askeri yardımda bulunacak.
5- İmparator kızlarından birini Sultanın oğluna verecek.
6- İmparator yeniden tahta oturduğu takdirde Antakya, Urfa, Menbiç, Malazgirt kent ve kaleleri Selçuklulara bırakılacak.
Sayfa 81 - Eğitim YayıneviKitabı okudu
Sivas'ın Alınması ve Tahrip Edilmesi
1059 yılında, Sultan Tuğrul Bey'in emriyle Anadolu'ya Selçuklu akınları yeniden başladı. Prens Yakuti, emrinde Salar-ı Horasan, Samuk ve diğer Türk komutanları olduğu halde, siyah bayraklar taşıyan Selçuklu ordusuyla Van Gölü'nün kuzeyinden Anadolu'ya girdiler. Bunlar sınırda iki kola ayrıldılar. Birinci kolun başında bulunan Salar-ı Horasan güneye hareket ederek Urfa' yı kuşattıysa da Antakya dükü Khaçator'un karşı koyması üzerine başarı sağlayamadı.
Sayfa 60 - Eğitim YayıneviKitabı okudu
Anadolu Adının Ortaya Çıkışı
Eski Çağ tarihlerinde Anadolu'nun adı "Asia Mineure" (Küçük Asya) olarak geçer. Bu deyim X. yüzyıla kadar devam etmiştir.
Sayfa 18 - Eğitim YayıneviKitabı okudu