Her kitap için doğru bir zaman olduğuna inanıyorum ben. O vakit gelmeden ne kadar istese bile okuyamıyor insan o kitabı. Mehmed uzun ilginç bir şekilde tanıştığım bir yazar ve yine ilginçlikleriyle devam ediyor hayatımda yer almaya. 1 senedir merak ettiğim kitabını Aralık ayında almıştım okumak için. Ama sebepsiz bir şekilde erteledim bu zamana kadar. Elime alıp bir kaç sayfa okuduktan sonra benim için çok değerli olan canım Hicret’imin çok sevdiği bir yazar ve sevdiği bir kitabı olduğunu öğrendim. Vefatının üzerinden tam 1 yıl geçmiş... “Hicret çok severdi.” Bu cümle boğazımı düğümledi. İlk sayfalarını göz yaşları ile okudum. Artık mehmed uzun çok daha başka benim için...
.
.
Kitabın konusuna gelecek olursam yazılan denemelerden oluşuyor. Mehmed uzunun ailesinden , arkadaşlarından , çocukluk yılları , ceza evinde kaldığı dönem ve sürgün dönemlerinden bahsettiği , Kürt sorununa değindiği dokuz deneme. Bir çok yazardan ve kitaplarından da bahsediliyor. Bu kitaplardan bahsederken tatkaçıranlar vermiş maalesef. Örneğin Yaşar Kemal’in kitabının bir kısmını anlatmış. Okumayanlar için sinir bozucu. Mehmed uzun sırf dili, dini ve etnik kökeni için bir insanın ötekileştirilmemesini şiddet ve o insanları reddetmenin çözüm olamayacağını , çözüm yolunu ancak empati kurup bir arada yaşayarak bulacağımızı çok güzel bir dille ve örneklere dayandırarak anlatmış. Normalde deneme okumayı hiç sevmem. Ama kitabı okurken keyif aldım. İnsanları ötekileştirmediğimiz , dili, dini ve ırkı , ten rengine göre değil de sırf insan diye sevdiğimiz , barış içinde yaşadığımız bir toplumu görmek dileği ile...