Merhaba bugün yeniden re-read yaptığım bir kitabın yoruymuyla geldim. Ben bu kitabbı ilk okuduğum zaman 1000Kitap diye bir siteni varlığından bile haberdar değildim. O zaman liseye giden bir kızın kırgınlığı vardı kalbimde. Belki günün birinde beni de fark eden bir Karan bulurum diye çok bekleyip umut etmişliğim vardır.
Şu an üzerinden beş yada
"Kelimeler insanların anlaşmasını sağlayan vasıtalar olduğuna göre eğer bu kelimelerin anlamları üzerinde anlaşma olmazsa kimsenin kimseyi anlayamayacağı meydandadır."
Bana hep kelimelere çok takıldığım söylenir. Sebebini anlatamıyorum değil de anlatmıyorum. Çünkü bana böyle demiş birinin beni gerçek manada anlamış olmasına da
Karan Ali Çakıl ilk aşkım ve her seferinde beni komaya sokan adam
Yıllardır değişmeyen tek şey benim Asi Çakıltaşı okurken hep daha fazla duygu hissetmem. İlerisini bildiğim için kalbim daha çok acıyor ama aynı zamanda öyle de güzeller ki
Billur, Bedirhan, Yaşar amca ve diğerleri..yan karakterleri dahil çok seviyorum herkesi.
İyi ki
Türgeşler (!) uzun zaman Arapların Türkistan'a ilerlemisini durdurmuşlardır. Ayrıca, Türgeşler, Türklerin şehir ve kültür hayatını benimsemesinde ve batıdaki Türk nüfusunun artmasında büyük rol oynamışlardır..
Türgeşler! : Batı Göktürklerin bir kolu olan Türgeşler'in ilk yerleşim alanları Altay Dağlarının güney batı etekleridir. On boy halinde yaşarlar..
Çin, ayrıca, ticaret yoluyla Hun ülkesine bol miktarda ipek ve lüks eşya gonderek, Hun topluluklarını rahata ve zevke alıştırıyordu. Halbuki rahat ve zevk düşkünlüğü, atlı-göçebe ve akıncı hayat tarzına tamamen aykırı idi.
Koşar adım Mîr Bedirhan'a doğru gittin, elini öpmek istedin. Senin de elini öpmek isteyen gençlere yaptığın gibi, Mîr elini çekerek saçlarını okşadı, "oğlum Musa, xortê hêja û jêhatî", dedi "civat geriyaye,” meclisimize hoşgeldin. Kaldığın yerden yaşamın sürecek, ama aramızda, ölümsüzleşerek. Bilirsin, herkes yaşar, herkes ölür. Ama herkes ölümsüzleşmez. Ölümsüzleşmek yapılan işlerin bir sonucudur; onurlu bir yaşam, vicdanlı bir ruhtur.
"Hunlar atlarına hemen yapışırlar, bu atlar çok zorlu olsalar bile. Atlarından gündüz ve gece boyunca alış-veriş yapan, yiyen-içen ve dar boyunlarına boyunduruk vurulan atlar serbest bırakılınca uyurken gördükleri rüyalara ortak olan tek millettir. Ağırlıklı konular hakkında özen gösterildiğinde, bu konuda at sırtında istişare ederler."
Seyretmek veya sanat nedir?
19.10.2022
Bazen bir yolculukta, bazen bir şehre girdiğinizde, bazen bir kanyona giden yolda, bazen bir nehir kenarında, bazen de bir dağ yamacında çıkar karşımıza. Şimdilerde hemen her şehrin bir “seyir tepesi” vardır.
Benim doğduğum şehir Hakkari’de; görenler bilir, her tepenin doruğu, her dağın yamacı, her kalenin
...
Asi Merve Karakuyu; Babası tarafından annesi ve ablası ile birlikte devamlı şiddet gören, evlerinde kavganın ve hakaretlerin eksik olmadığı bir evde yaşıyordur.
İçine kapanık, dıştan duygularını belli etmeyen bir üniversite öğrencisidir.
Karan Çakıl; 5 yaşında gözleri önünde intihar eden annesinin ölümüne şahit olmuş, babası tarafından terk edilen yetim çocuk. Dedesi sayesinde ünlü bir iş adamı.
Herşey Karan'ın Asi'nin okulundaki bir konferansa gelmesi ve Asi'nin ona sorduğu soruyla başlar.
Her ikisi de yaralı, ruhları karanlık iki insan.
Hayat onları birbirlerini iyileştirmeleri için yan yana getiriyor.
Asi'nin acı kayıpları,Karan'ın hayatındaki sarsıcı sırlar derken ikilimiz çok büyük savaşlardan geçerler.
Kitap da Yaşar dede, Billur,Bedirhan,Sergen ve Asi'nin ablası Defne yer alıyor. Billur Bedirhan atışmaları çok güzeldi. Bedirhan'ın olduğu her sahnede gülmelere doyamadım :D
Elbette hepsinin acı dolu hikayeleri vardı. Hepsi birbirini yaralarından öptüler.
Yaşar dede'nin Karan'ı taklit sahnesi favorimdi benim♡
Kitap da beni rahatsız eden tek sorun, çok fazla betimleme dolu olması. Benzetmeler aşırı fazlaydı. İnsan bir yerden sonra yoruluyor cidden.
Betimleme okumaya sabrı olanlara tavsiye ederim...
Kitap dolu günler dilerim...
Elbise rengi olarak siyah(kara), Türkler tarafından pek tercih edilmemiştir. Bunun çeşitli sebepleri vardır. Örneğin "Keşiş elbisesi" Türklere her çağda ters gelmiştir. Bu yüzdendir ki Kırım Türkleri bile keşişlere "kara donlu" demişlerdi.