Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu mu sabah? Hangi güneş doğuyor? Ne kadar büyük güneş? Bunlar kuş mu? Sesleri her yerde. Her şey aydınlık, ama gündüz değil. Her şey sesli, ama bunlar kuş sesleri değil. Bunlar, ışık veren kirişler. Bunlar, bağıran pencereler.
Açık mıydı bir pencere? Fırtına binanın içinde mi? Kim çarpıyor kapıları? Kim geçiyor odalardan? -Boşver. Kim olursa olsun. Şatonun yatak odasına giremez. İki insanın birlikte yattıkları bu büyük uyku, sanki yüz kapının ardında; öylesine birlikte bir anne gibi ya da bir ölüm.
Reklam
Yavaştan sönüyor şato. Herkes ağırlaşmış: yorgun ya da aşık ya da esrik. Bu kadar çok boş, uzun sahra gecelerinden sonra: Yataklar. Geniş meşe yataklar. Uykuya dalmak isteyince, bir mezar gibi olan yollardaki sefil evleklerde olduğundan farklı uzanılıyor burada. "Tanrım, sen bilirsin!" Yatakta dualar kısacık. Ama daha içten.
Mola! Konuk olmak bir kez. Hep yalnızca kendi arzularına hizmet etmek yok kıt besinle. Hep yalnızca her şeye düşmanmış gibi uzanmak yok; bir kez de her şeyi oluruna bırakmak ve bilmek: ne olursa, iyi olur. Cesaret de bir kez uzanıp, ipek örtülerin ucuna sarınmak. Her zaman asker olmak yok. Bir kez perçemleri açıkta taşımalı ve geniş açık yakayı ve ipekli koltuklara yayılıp parmak uçlarına dek öyle: banyodan sonra oturmalı.
Uzandım böyle sık sık. Ve dışarda bir yürüyüş, bir yaklaşıp bir uzaklaşıyordu adımlar; bana oysa kalp atışı bir başkasının düşmüş, dışarda vuruyordu ve ben içerde çekiyordum acılar.
mümkün değil birinin derinine inmek; bir garip eriyip ayrışması var herkesin.
Reklam
Yatakta dualar kısacık. Ama daha içten.
Sayfa 62 - Cem YayıneviKitabı okudu
Cesaret de bir kez uzanıp, ipek örtülerin ucuna sarınmalı.
Sayfa 57 - Cem YayıneviKitabı okudu
Uyursun, yalnız. Kapılar sürgülü. Asılır kalır içine bir yabancı dünya.
105 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.