Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Farkında olmadığı bu ayrım ve karşıtlıkları ona atfetmek, William James'in "psikolog illüzyonu" de­diği bir yanılgıya düşmek olacaktır.
İlkel insanların kendi bireyselliklerini doğrudan ya da dalaylı bir şe­kilde ifade edebilecek belirgin sözcükler üretmiş olmaları olanaksız görünmektedir.
Reklam
Olguların incelemesi beni ilkel insanlarda kavramların bulunmadığı sonucunu kabul et­meye itmiştir.
İlkel toplumların tüm dünyada en eski atalara ait yaşantıları temsil ettikleri söylenebilir.
[kişisel bilinçdışı, kolektif bilinçdışı]
Bunlar size çok soyut görünebilir, bu yüzden bazı örneklerle açıklasam iyi olur. Zaten günümüz psikolojisi de bu şeyleri düzgün bir halde görmeye henüz hazır değil. Geçenlerde Fransız bir araştırmacı [ Lucien Lévy-Bruhl ] kolektif bir bilinçdışının var olduğunu farz etmenin gerçekten çok mistik bir fikir olacağını söyledi. Ben de ortada mistik bir durum görmediğimi çünkü bunun çok pratik bir fikir olduğunu söyledim. Nihayetinde insanın zihinsel işleyişinin ortak bir zemini olmasaydı iletişim kurmak insanlar için düpedüz imkansız olacaktı. İnsan deneyiminin temeli ne olursa olsun aynıdır, işte bu sebeple en ilkel insanlarla bile empati kurulabilir, bir dereceye kadar onların kaya çizimlerini anlayabiliriz. Dillerimiz de ortak kökenlere işaret eder, ve insanlığın ilk sözleri vardır. Doğu Afrika sahillerinde “baba” ve “mama” derler, ama ne yazık ki baba mama yerine, mama da baba yerine kullanılır. İnsan duyguları her yerde aynıdır. Hayvanlarda da öyle: Bir maymundan elmasını aldığınızda tıpkı bir insan gibi size sinirlenecektir. Kolektif bilinçdışındaki hayvan kısmı vasıtasıyla gerçekten çok derin katmanlara inebiliriz, ve bu hayvan izleri vasıtasıyla sonsuz zaman periyodlarına dönüp bakabiliriz. Hayvan periyoduyla karşılaştırıldığında ilkel insan periyodu gerçekten çok kısadır.
Mistik Deneyim
Mistik; Güçlere, etkilere, duygular tarafından algılanmayan ancak gene de gerçek olan eylemlere olan inanç.
Sayfa 17
Reklam
Bu canlılar ve ölüler arasındaki gizemli ve somut oyun sayesinde,birey,ancak içinde yaşattığı ataları aracılığıyla kendisi olabilmektedir.
Sayfa 415Kitabı okudu
Busogalar'da,"Ölüler tanrısının adı Walumbe'dir.Öldükten sonra herkes onun huzuruna çıkmaktadır.Tuhaf bir şekilde Walumbe,aynı zamanda kadınların çocuğu olmasını sağlayan tanrıdır.Bütün yeni gelinler anne olabilmek için gidip onun rızasını almaktadırlar."Bu mitolojik açıdan oldukça açık bir şekilde ölülerin çocuklar aracılığıyla yeniden doğdukları anlamına gelmiyor mu?
Sayfa 414Kitabı okudu
Bantu aşiretlerinin inançlarının da diğerlerininkine çok benzediği görülmektedir."Çocuk doğduktan hemen sonra erkekse baba,kızsa anne çocuğa bir isim vermektedir.İsim her zaman babanın kabilesine ait bir atanın ismi olmaktadır.Bu atanın ruhu (ghost),çocuğa göz kulak olmak durumundadır.Çocuk normal bir şekilde gelişip,büyümediği taktirde yakınları kehânet yoluyla bir işlem gerçekleştiren ve ardından kimi zaman da çocuğun isminin değiştirilmesi gerektiğini söyleyen bir büyücü-hekime başvurmaktadırlar.
Sayfa 413Kitabı okudu
Hiç kimse daha önceki yaşantısı sırasında dünyada neye benzediğini,ruhlar dünyasındaysa kim olduğu ve ne yaptığını hatırlayamamaktadır.Bellek ve tüm diğer entelektüel işlevler-söz gelişi-"ruhtan" tamamen bağımsız şeylerdir.Ruh kişinin kim olduğunu söylerken ne olduğundan söz etmemektedir...Ba-ilalar için "ruh" anlaşıldığı kadarıyla bireyin kendisi olup,daha çok,bütün gündelik gereksinimlerin kendisi olmadan karşılandığı bir ev sakini ya da kiracıya benzemektedir.Hiçbir şeye karışmamaktadır.Varlığını bir yıldız gibi ayrı,tek başına sürdürmektedir.
Sayfa 411Kitabı okudu
109 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.