Kendi başına, kendisiyle kalabilirdi. Sık sık buna ihtiyacı olduğunu düşünüyordu; düşünmeye ihtiyacı vardı, hatta düşünmese bile olurdu. Sessiz kalmaya, yalnız olmaya ihtiyacı vardı. Yaşananlar, yapılanlar, heyecan, ışıltı, sesler tamamen yok olurdu; insan özüne dönüp, kendisi olarak, karanlığın kalbindeki bir kama şekli gibi tüm görkemiyle ortadan kayboluyordu. Bu, başkalarının göremeyeceği bir şeydi.