Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fıkıhta nefir-i ‘âm, yaşamsal bir durum ortaya çıktığında devlet başkanı tarafından eli silah tutan tüm halkın savunma işine çağrılmasıdır,  … Gerileme döneminde reayaya karşı en baskıcı uygulamalar iki biçim almıştı. Birinde, yöneticiler adına hareket eden vekiller sık sık hakları olmayan ceza ve harçlar toplamaya yelteniyorlardı. Diğerinde ise işsiz levendler ya da sarıca ve sekbanlar, reayaya kanunsuz nakdi ve ayni vergi yüklemeyi alışkanlık haline getirmişlerdir. Bu uygulama, Paşa ve beylerin bütün kuvvetleri ile uzak yerlerde savaşmakta oldukları muharebe dönemlerinde iyice artabiliyordu. … Bu şartlar altında merkezi yönetim, reaya nüfusu sultanın emriyle devlet kuvvetlerine yardımcı olmak üzere tekrar tekrar seferberliği çağrılarak nefir-i ‘âm ilan etmek zorunda kalıyordu.Yüzyılın sonunda, Anadolu, Celali belasıyla uğraşırken, bu halk kuvvetleri yalnızca eşkiyalığa bulaşan sekbanlara karşı değil, aynı zamanda silahlı adamları ile bütün gruplar halinde Anadolu’da dolaşıp reaya nüfusa zülm eden bütün kapıkulu, voyvoda ve subaşılara karşı da göreve çağırılıyordu.
Genel seferberlik (nefir-i ‘âm) ilanı ve il-eri TeşkilatıKitabı okuyor
Devlet hizmetindeki ya da vali maiyetindeki görevleri sona erdiği anda, bölük-başılarının liderliğinde bağımsız birlikler halinde hareket eden Sekbanlar, genellikle Anadolu’da dolanırlardı. Kasabaya da köyün büyüklüğüne göre zorla para, yiyecek ve hayvan toplayıp halka kendi maaşlarını yüklerlerdi. Yerel direnişle karşılaştıklarında ahaliye karşı güç kullanmaktan çekinmezlerdi. Bu dönemde (1596-1607), Anadolu tarihinde Celaliler olarak bilinen bu eşkiya-asker birlikleri bütün anadoluya yıkım ve tahribat getirdi. Nüfusun zengin kesimi, İstanbul, Rumeli, Suriye ve hatta Kırım’a kaçarken, çok sayıda köylü de berkitilmiş şehirlere sığınmak üzere topraklarını terk etti. Büyük Kaçgun olarak bilinen bu anarşi ve bunalım dönemi, Anadolu tarihinde türünün tek örneği değildi. 17. ve 18. yüzyıllarda, seferlerde kullanılıp sonrasında maaşsız açıkta kalmış Sekban birlikleri, huzursuzluklara neden oldular. Merkezi yönetimin sekbanlara karşı etkisizliğini gören Anadolu halkı, bu eşkiya-askerlere karşı kendini savunmak için silah edinerek, yardım ve destek için kendi yerel liderlerine müracaat etti; bu gelişme eyaletlerde âyânın ortaya çıkışındaki temel etkenlerden biri olacaktır.
Sekban-Sarıca ve eyaletlerde isyanKitabı okuyor
Reklam
17. yüzyıl Osmanlı yazarları, reayanın silahlanması zamanlarının en kaygı verici gelişmelerden biri olarak kaydettiler. Köylülerin paralı asker birliklerine veya taşrada dolanıp kasaba ve köyleri yağmalayan silahlı çetelere katılmak için köyleri terk etmesi gerçekten de Anadolu tarihinin en önemli olaylarından biridir.
Askeri teşkilatta dönüşüm/Sekban-Sarıca ve eyaletlerde isyanKitabı okuyor
Padişah ve Siyasi Güçler Dengesi
Osmanlı Devleti'nde devlet işlerine ait kararlarda son karar yeri , mutlak otoriteyi temsil eden padişahtır.
İdeal, güçlü devlet, iyi korunmuş reaya sayesinde vardır. Böylece teori, adalet dairesi biçiminde ifade edilir.
Reklam
Hüseyin Hezarfen, ideal padişahı belirlerken, padişahın mutlak egemenliği elinde tutması gereğini açıklar.
Şehzadeler
Şeriat'ta ergenlik yaşı 12'dir, bu sıfatla 12 yaşında şehzade lalalariyla birlikte sancak idaresine gönderilir.
Osmanlı devlet sisteminde bu düzen, özellikle Fatih Sultan Mehmed ( 1451-1481) döneminden beri yürürlüktedir.
Önemli kararlar, padişahın bizzat eliyle yazdığı ferman yani hatt-i hümayun ile verilir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.