PKK ve liderinin, 80'lerin başında Suriye'ye, yani Türkiye'ye hasım komşu bir ülkeye, yerleşmesi ve ülkesinin refaha ve özgürlüğe kavuşmasına katkıda bulunmak yerine, bu süreci geciktirecek ayrılıkçı bir savaş başlatmış olması, PKK'nın üzerinde hep bir inandırıcılık gölgesinin olmasına neden olmuştur. Alan hakimiyeti üzerinden temsili bir siyasal rol üstlenmek stratejisi onu, kendisinden çok daha üstün olan Türk Silahlı Kuvvetleriyle cephe mücadelesine itmiş ve bu yolla hedefine ulaşamayacağını anlamıştır. Askeri alandaki yetersizliği onu, siyasal alanda daha etkin rol olma arayışına itmiştir.
Sayfa 252 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Yönetimler, bir taraftan ayrılıkçı bir akımdan şikâyet ederken, diğer tarafta ülkenin bir bölümünde farklı bir yasal ve idari sistemin işlemekte olduğu çelişkisinin, Türkiye ile dünyanın arasını açtığını ve arzulanan Batı kurumlarına üyeliği engellediğini görmemekte ısrar etmişlerdir. Üstelik, ulusal hedeflerin gerisinde kalmaktan, Batı'yı ve Kürtleri sorumlu tutmuşlardır. Bir modernleşme ve uygarlaşma projesi olan cumhuriyetin, bunca yıldır neden ülkeyi, ama asıl Doğu Anadolu'yu, gerilikten, yoksulluktan ve geleneksellikten kurtarmadığını, cumhuriyet adına egemenliği kullanan hükümetler ve yöneticiler kendilerine sormamışlardır. Kendilerinden hesap sorulmadığı için halâ pek çok yanlışta ısrar etmektedirler. Ülke kötü yönetimin sonuçlarıyla boğuşurken onlar, sahte hedeflerle/suçlularla kavga etmektedirler. Oysa Kürtler, yurttaş kitlesinin geniş bir kesimi kadar ülkenin geriliğinin ve otoriterliğinin nedeni değil, kurbanıdır.
Sayfa 251 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Türkiye'yi yönetenlerin ve siyasetçilerin göremediği nokta, terörizmle mücadele ederken birçok temel hak ve özgürlükleri ihlal ettikleridir. Sevindirici olan, son dönemde bir zamanlar hiçbir uygulamaları eleştirilemeyen, kadir-i mutlak komutanlar ve yöneticiler, uyguladıkları aşırı cezalandırma ve yasaklama yöntemlerinin ters teptiğini ve durumu daha da ağırlaştırdığını itiraf etmişlerdir. Ama bu samimi itiraflar, daha bir politika değişikliğine dönüşecek kıvama gelmemiştir.
Sayfa 251 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Diğer yandan, ulusal sınırlar içinde çözülemeyen, daha doğrusu çözülmeyen, Kürt sorunu, dış müdahalelere fırsat doğuran bölgesel, hatta uluslararası bir olgu haline gelmiştir. Bu gerçek, çözümü daha da acilleştirmektedir. Ancak, bir tarafın görüşlerinin diğer tarafa bu kadar ''kabul edilemez'' geldiği bir ortamda ''çözüm'' , iyi niyetten öteye bir zorluk addetmektedir. Pekiyi, çözüm nedir? Sorunun artık sadece bir güvenlik meselesi değil, bir ''sosyal anlaşmazlık'' olarak görülmesi, doğru bir ilk adım olacaktır. Eğer bu iç savaş kontrol altına alınmazsa, özellikle kırsal kesimde ve silahlı çatışmaların gerçekleştiği doğu illerinde süregelen düşmanlık, nesiller boyu sürebilir ve kentlere taşınabilir. Çok sevindiricidir ki, çatışma bölgesi dışındaki yurttaşların sağduyusu, etnik ve kültürel farklılıkların, açık çatışmaya dönüşmesine izin vermemiştir. Ancak; bu olağanüstü sağduyu, vatandaşlıktan çok etnik milliyetçiliğe dayanan bu sistemde daha hala ödüllendirilmemiştir.
Sayfa 250 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Evlatlarının hayatını feda etmekte, ekonomik kaynaklarını adı konmamış bir iç savaşta tüketmekte, siyasal istikrarını, sosyal dayanışmasını ve uluslararası itibarını riske atmaktadır. Yıllardır süregelen kanlı mücadele, artık sadece iki silahlı güç arasında cereyan eden bir çatışma olmaktan öteye geçmiştir. Daha geniş Türk ve Kürt vatandaş gruplarını içine çekmiş, hem Türk hem Kürt milliyetçiliğini aynı oranda azdırmıştır.
Sayfa 250 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Türk bürokrasisine göre ortada bir Kürt sorunu yoktur, sadece terörizm sorunu vardır. Bu tutum; Türklerin bir Kürt sorunu olduğu kadar, Kürtlerin de bir Türk sorunu olduğuna işaret etmektedir. Türk hükümetinin, Kürt yurttaşlarının sorunlarına karşı duyarsızlığı ya da aşırı tepkiciliği, yakın zamana kadar ''Türkiye'de Kürt yoktur'' türünde bir akıl tutulmasına varmıştır. Bu tutumun getirdiği aşırı baskıcı ve cezalandırıcı uygulamalara gösterilen tepkilerin, karşı-şiddete dönüşmesi nedeniyle Türkiye ağır bir travma geçirmektedir.
Sayfa 250 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Reklam
293 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.