Zaten koşsa da yetişemeyecekti, belliydi. Hem her koşan istediği yere yetişemiyordu ki. Bunu düşününce altın bulmuş gibi sevindi, kendini önemsedi. "Her zaman geç kalan birileri vardır, geç kalınan bir yer vardır." dedi.
Toplum bizi itti, kendi içinden dışarıya attı, üzerimize sevgiyle eğilen olmadı. Herkes bizi eleştirdi durdu. Biz de ne yaptık? Önümüze çıkan ilk kavgacının peşine düştük. Ortamı, zamanı, tüm öteki gerçekleri düşünmeden, buna bile fırsat bulamadan, dipsiz, sonsuz bir kavgaya bulaştık... Zamanı ve yeri iyi seçilmemiş kavgalar yenilgiyle bitiyor.
Reklam
Gizli Düşman
Hepsi geldi geçti, aha sen de yoksun artık, yarın ben de yokum, amma ki ölünceye kadar yine de birini bulup ona ağız dolusu sövmek istiyorum, "Sebebi sensin bütün bunların!" diye bağırmak istiyorum. Yoksa, hiçbirimiz kötü değildik diye kendimi ve hepimizi savunmak istiyorum. Toprak kötü müdür, su kötü müdür? Bizler de topraktan gelmedik mi, suyla yunmadık mı? Kimdir bizi bu durumlara sokan diye sormak istiyorum Bekir'im; kim, kim, kim? İçimizi dışımızı işgal eden, bizi de kendisine benzeten kim? Daha elinden kurtulamadım o gizli düşmanın. İçimde kezzap yarası gibi derin bir oyuk, bitmez bir sızı, alnımın orta yerinde kurşun yarası.
Ölüm bizim ev sahibimiz değil mi? Onun kiracısı değil miyiz?
Yalnızlık ve karanlık
Seslere kulak verdi. Karanlık ilerliyordu, seslerle bir olmuş, içeriye dolmaya hazırlanıyordu. Beraberce beklediler. Gelenler Fransız mıydı, Yunan mı, İtalyan mı? Ya da İkinci Dünya Savaşı'nın karartılmış gecelerinden birini mi yaşıyorlardı? Yalnızlık ve karanlık. İnsanların erinç dolu evler özlediği sıraydı. Sarılarak yatılacak bir kadın. Karartma gecelerini aydınlatacak bir sevgi. Ne kadar yalnızlık varsa yaşanmıştı, iyi kötü yürütülmüştü yaşam. Ama ne zaman ki çoğalmalar başlamıştı, ardından yeni üzünçler türemişti.
Kimi zaman kendini karanlığın sessizliğine gizleyip kapıyı içeriden kilitler, sonra saatlerce burada kalırdı. Günlük sıkıntılardan, dostlarının anlayışsızlıklarından, yakınlarının çıkarcı davranışlarından, ona sağılacak inek gibi bakmalarından, bitmeyen isteklerinden, gereksiz konuşmalardan, anlamsız ve durmadan yinelenen sonuçsuz tartışmalardan kaçar, canını sıkan her şeyden bir süre uzak dururdu. Bulunduğu her yerde varlığı duyulurken burada kendini eylemsiz bir tapınmayla yitirir, gövdesini ve geleceğini antikçağ tanrılarına kurban eder, sonra da yeniden yaratılmak için geçmişinin küllerini eşelemeye başlardı.
Reklam
89 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.