Galiba köpekler, kediler ve atlar bizim taktığımız atların çoğunu beğenmezler.” Böyle isim mi olur? Yakışıyor mu bana?” dercesine yüzümüze baktıklarını, zevksizliğimize yahut zekasızlığınıza şaştıklarını tahmin ederim.
Cam arkasından açık havaya, gördüğü halde kavuşamayan, çırpınıp vızlayan bir sineğe benzettiğim kendimi, o cam birdenbire yok oluvermişçesine şeffaf zindanımdan tekrar kurtulmuş bulunacaktım; gırtlağıma kadar sergüzeşte batacakmışım.
Kalabalığa karışmanın bir nevi istirahat olduğuna, tenhada fazla işleyen beynimi o rölanti çalıştırdığından dinlendirdiğine inananlardanım. Yalnızken kendimi dinleyiş kadar yorucu ne vardır?
Galiba köpekler, kediler ve atlar bizim taktığımız adların çoğunu beğenmezler. “Böyle isim mi olur? Yakışıyor mu bana?” dercesine yüzümüze baktıklarını, zevksizliğimize yahut zekasızlığınıza şaştıklarını tahmin ederim.