Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bizler çocukken, haklarımızı da ödevlerimizi de hep başkaları belirler: Anneler, babalar, büyükanneler, büyükbabalar, öğretmenler, gözetmenler... Bu yetişkinler, çocukların hak ve ödevlerine karar verirler; çünkü çocuklardan onlar sorumludurlar. Buna karşılık bütün yetişkinlerin de çocuklara karşı ödevleri vardır: Onları koruma görevi, fiziksel ve ruhsal şiddete maruz kalmalarını engelleme ödevi, onlara bakma ödevi, oynamalarını ve öğrenmelerini sağlama ödevi, onlara iyi bir eğitim verme ödevi, onları sevgi saygı içinde büyütme ödevi...
Sayfa 11 - Günışığı Kitaplığı
Böyle bir dünyada "bir şeye hakkı olmak" hiçbir anlama gelmez. Hakların yerini, kaba kuvvet almıştır.
Reklam
Her bireyin yaşamaya hakkı vardır. İnsanlar bu hakkı yazıya dökmüşlerdir. Buna “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi” denir; bütün insanların, insan oldukları için sahip olmaları gereken hakları sıralayan bir bildirgedir bu: Özgürlük, güvenlik, sağlık, iyi beslenme, giyinme, barınma, eğitim alma ve okumayı, yazmayı, saymayı öğrenme hakkı... Bütün insanlar bu hakları öğrensin ve tanısın diye, tek bir insan hakları evrensel bildirgesi vardır. Nasıl bir dünyada yaşamamız gerektiğini, nasıl bir dünyada yaşamak istediğimizi söylemek için tek bir bildirge...
Sayfa 37 - Günışığı Kitaplığı
Her öğrenci kendini anadilinde ifade etme hakkı istiyor. Neden olmasın? Elbette, Ava’nın Volof dilinde konuşma hakkı olursa, Daniel’in Fransızca, Kemal’in Arapça, Boris’in Rusça, Li-Cong’un Çince, David’in İbranice, Toni’nin İngilizce, Talin’in de Ermenice konuşma hakkı olmalı. Normal. Herkese eşit davranılmak; bir hak, ancak herkes aynısına sahipse gerçek bir haktır. Yoksa bunun adı hak değil, iyilik, ayrıcalık ya da kayırma olur. Eğer herkese anadilinde konuşma hakkı tanınırsa, sınıfın ne hale geleceğini tahmin edebiliriz: Kimse kimseyi anlamaz. Bu durumda, likte okuyabilmek için herkesi bağlayan bir kural bulmak gerekecek; herkes için geçerli haklan ve ödevleri belirlemek gerekecek. Kuşkusuz, birçok öğrenci hayal kırıklığına uğrayacak. Ama eğer Ava, Daniel, Kemal, Boris, Li-Cong, David, Toni ve Talin haklarından birinden vazgeçerlerse, başka bir hak kazanacaklar -birlikte okuyabilme hakkını.
Sayfa 38 - Günışığı Kitaplığı
Gece mahkemesinde bir başına, kendi kendini yargılıyormuş gibi hissediyor.
Sayfa 32 - Günışığı KitaplığıKitabı okudu
Hiç kimse ıssız bir adada yalnız başına değildir. İnsanlar bir arada yaşar. Birlikte yaşadıkları için de, birbirlerine karşı sorumludurlar. İnsanlar arasında yazılı sözleşmeler varmış gibidir. Bir arada yaşadıkları için, birbirlerine karşı ödevleri vardır.
Reklam
Yasa neyin izinli, neyin yasak olduğunu söyler; neyin iyi, neyin kötü olduğunu değil.
Her bireyin yaşamaya hakkı vardır. Buna “yaşama hakkı ” denir. Bu ne demek? Yaşarız, yaşamayız; bu bir hak meselesi değildir. Yaşamak için izin isteyecek değiliz herhalde? Hem sonra, kimden isteyeceğiz ki? Ya da ne zaman? Yaşamak için bir haktan söz etmek niye? Çünkü dünya tarihi boyunca, bazı insanlar başkalarının elinden bu hakkı almıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında, Naziler milyonlarca insanı Ya hudi, siyah, engelli, akıl hastası, komünist, sendikacı, çingene... diye öldürdü: Naziler, onların yaşama haklarını ellerinden aldı.
Sayfa 36 - Günışığı Kitaplığı
“ödev yapma ödevimizden” kaçmamız neredeyse olanaksızdır. İşte bu yüzden, küçüklükten itibaren “ödev” sözcüğü asla en sevilen sözcükler arasında yer almaz...
Sayfa 9 - Günışığı Kitaplığı
Böylece, bir hukuk sisteminde haklar ve ödevler, bir aynı paranın iki yüzü gibidir ve birbirlerinden ayrılamazlar. Bir kişinin bir hak sahibi olması, onu veya bir başkasını bu hakla ilgili olarak, aynı zamanda bir ödev ilişkisi altına sokar.
105 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.