Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
19. yüzyılda kurmay eğitimi orduların teknik ve beşeri ilimlerle iç içe geçerek sevk edilmesi için teşekkül eden, hem muharib hem de entelektüel ve bilgin bir sınıf yetiştirmeyi amaçlayan bir yapıya sahiptir. Bu, 19. yüzyılın büyük bir olayıdır. Osmanlı kurmayları ise pek çok konuda bilgi sahibi olurlardı. Bu tarz bir mektep bütün kara Avrupası'nda, yani Prusya, Avusturya, Rusya ve Fransa gibi kara orduları kuvvetli memleketlerde bile 3-5 sene farkla kurulmuştu. Bu okul kurulunca elit (seçkin) bir asker sınıf ortaya çıkmıştı. Burada yetişen subaylar Harbiye'den mezun olunca eğitimine devam ediyor ve komutan adayı olarak başka bilgi ve beceriler elde ediyorlardı. Bununla beraber kurmay subaylar hangi sınıfa mensup olursa olsunlar, öbür dalları öğrenip benimsemek zorundadırlar. Ayrıca çok lisan bilirlerdi. Bu durum ise kendilerinde ister istemez dış dünyaya karşı bir rekabet hissiyatı oluşturmaktaydı. Erkan-ı Harbiye Mektebi'ni 1905'te bitirerek kurmay yüzbaşı rütbesiyle göreve başlayan Mustafa Kemal de böyle bir subaydı.
Sayfa 40 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
• Bu sömürgeleştirme oyunu Türk okullarına atılan ilk Amerikan İngiliz çengeli vasıtasıyla 1950'lerin başlarında başlamıştır. Milletimiz için zararlarını ve bundan sıyrılmanın yollarını şöyle sıralayabiliriz. 1- İngilizce ile bilim eğitimi sonucu, Batı hayranı kendi kültürüne yabancılaşan ve onu aşağılayan bir nesil yetişir. Böyle
Reklam
• 1. Bu ülkenin bütünlüğü, bu ülkenin dünya yüzün deki haysiyeti, şerefi, itibarı, dünya ülkeleri arasındaki eşitliği Türkçe'nin varlığına bağlıdır. 2. Atatürkçü olmanın temel şartı Türk diline, Atatürk'ün "Türk kültürü içinde çağdaşlaşmak" ana ilkesine sahip çıkmaktır. 3. Kimliğine, kültürüne, tarihine sahip çıkmak anlamına
• Osmanlı, altı yüz sene Nasrettin hocanın hindisi gibi düşündü. Kafası kılıcında veya tenasül uzuvlarında idi. Neyi düşünecekti? Kendisinden önce her şey düşünülmüş, her şey düzenlenmiş, roller dağıtılmıştı (Karısı ile hangi gece yatacağını, kıçını hangi parmaklarıyla yıkayacağını din öğretiyordu ona.) Zaten tefekkürden büyük günah tanımaz
• Dünyanın bütün tımarhaneleri bizim entelijansiyanın kafatası yanında birer aklı selim mihrakı. Cemiyet tek mit'e dayalı: Atatürk miti. Başka bağ yok. İmparatorluğun birbirine düşman etnik unsurlardan mürekkep yamalı bohçası dikiş yerlerinden ayrılalı beri biz kendi kendine düşman insanlar haline geldik. Mazi yok, tarihimizi tanımıyoruz. Din ölüm yatağında. İnsanları bir araya getiren hiçbir ideoloji doğmadı. Nihayet dil de gitti elden. Türk milleti. Hangi millet? Milliyetçiyiz.. Hangi milliyetçilik? Batı'nın en bedbaht, en sarsak, en hasta fikir adamı bas-ü badelmevt hülyalarıyla avutabilir kendini.
çok açık. çok net.
"TBMM'nin açılışının ferdasında kendi meşruiyetine kavlen, fiilen, tahriren ve herhangi vasıta ile tariz edenleri Meclis hangi hakla vatan haini saydıysa, Milli Misaka aleyhdarlık edenleri hangi siyasi ve içtimai sebeple hain tanıdıksa ve nihayet bütün ihtişam, şevket ve kudretiyle Meclisin ve Milli Misakın aleyhinde vaziyet alan asırdide bir idare ile onun mensuplarını hangi sebepler ve hangi haklarla hiyanetle vasıtlandırdıysak bugünkü milli hakimiyet düşmanlarını da aynı haklar ve aynı sebeplerle hain telakki ederiz. Milli hakimiyetin kanuni ifadesi olan Anayasamıza muhalefet edenleri de aynı hakla menederiz, gelecek nesillerimizin selameti ve vatanın istikbali namına menederiz."
Reklam
Hangi işi yaparsanız yapın, bu üç konuyu çok İyi öğreneceksiniz: Tarih, dil, coğrafya. Yaşadığınız yeri ve dünyayı tanıyacaksınız, bu ülkenin nerede yayıldığını yazıldığını bileceksiniz. (...) Büyük adamın, Atatürk'ün tam da bu ismi vererek bir fa- külte kurması boşuna değil; tesadüf de değil. Bu üçü olmadan beşeriyetin macerasını layıkıyla kavrayamazsınız. Beşeriyetin macerasını kavrayamazsanız da ölçüyü tutturamaz, demek ki kendi dünyanızı kuramazsınız. Başka rüzgarlara kapılıp giden biri olursunuz.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.