Cennet kimin işi!
Nis'e gidiyoruz. Marsilya'dan İtalyan hududuna kadar "Lacivert kıyı" Binbir renkle işlenmiş bir ipekli gibi; kıvrım kıvrım, dalga dalga; şurada denizi itip orada denize itilerek, çiçek kokuları ve ışık cümbüşleri içinde uzayıp gidişi... İnandım; cenneti Tanrı'dan önce insan yapıyormuş.
Sayfa 187 - Kültür Bakanlığı YayınlarıKitabı okudu
Bir işıma gördüm aşağıdan bakınca İsmail kucağına sarılmış samanyolunun Sonra kumda bir kımıltı kaynama Köpükler içinde kıvrım kıvrım su. Gülüyordu ayaklarını yere vurarak Kahkahası kehkeşan salınımında Ayaklarını yere vuruyor, kum ayaklarını öpüyordu atların köpüklerinden Sonra kumda bir kımıltı kaynama Köpükleri içinde kıvrım kıvrım su.
Reklam
Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta! Baba katiliyle baban bir safta! Bir de, geri adam, boynunda yafta... Halimi düşünüp yanma Mehmed'im! Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim! Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli, Kırmızı tuğlalar altı köşeli. Bu yol da tutuktur hapse düşeli... Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak.
Sayfa 114 - Necip Fazıl KısakürekKitabı okudu
Yollar kıvrım kıvrım, yollar dağ aşan, düz ovada giden, hasreti dindiren ve ayrılıkları körükleyen yollar.. Kimler kavuştu, kimler ayrıldı otogarlarda.. Ne hikayeler, ne dramlar, ne sevinçler yaşandı. Neler paylaşıldı, neler kaçırıldı kim bilir..diye düşündü.