Hikmet sahibi bazı kişiler şöyle der:
''Nefsi tarafından ele geçirilen kimse onun arzularını istemeye, onun günah zindanına mahkum olur. Kalbini faydalı şeylerden mahrum bırakır. Kimki aşırı isteklerle kalbini sularsa o kişi kalbine pişmanlık ağacı dikmiş olur. ''
Az uyumak insan ısağlam irade sahibi yapar.
Az konuşmak başına bela gelmesini engeller.
İnsanların acısını dindirmek amaca ulaşmayı sağlar.
Az yemek nefsin arzularını öldürür. Çünkü çok yemek kalbin katılaşmasına ve nurunun kaybolmasına sebep olur. Çünkü hikmetin nuru açlıkta saklıdır.
Cüneydi Bağdadi der ki:"Bela,ariflerin kandili,müridierinuyarıcısı,müminlerin kurtu-luşu, gafillerin helak olma sebebidir. Başına bela gelip de sabredip hamdetmeyen hiç kimse imanın lezzetini hissedemez."
İnsanlar cehennemi gördüklerinde onun öfke ve kükreyişine şahit olacaklardır. Bu
kükreyiş beşyüz yıllık mesafeden duyulacaktır. O zaman peygamberler dahil herkes kendi derdine düşerek "Bana ne olacak, bana ne olacak! derken Habibi Mustafa (sav) ''Ümmetimin hali ne olacak, ümmetimin hali ne olacak!''diyecektir.
Ümmetimden kadın - erkek herhangi bir kimse bana selât-ü selâm getirdiği
zaman ulu Allah bu kuşa, Arş'ın altında bulunan nurdan bir denize dalmasını
emreder. Kuş denize dalıp çıkarak kanatlarını silke-leyince her tüyünden bir
damla akar. Ulu Allah akan her damladan, üzerime kıyamete kadar selât-ü selâm
getiren kul hesabına istiğfar edecek bir melek yaratır.
Anlatıldığına göre Zekeriyya (a.s) bir gün Yahudilerden kaçar, onlar da ardına düşerler. İz sürücüler kendisine yaklaşınca kalın dallı bir ağaç görür. “Ey ağaç yarıl da beni içine al!” diye yalvarır. Bu sırada açılan ağaç Hz. Zekeriyya’yı gövdesine aldıktan sonra tekrar kapanır.
Derken İblis ortaya çıkar, iz sürücüleri iri gövdeli ağacın yanına getirir, bir testere ile ağacı keserek Hz. Zekeriyya’nın ölmesini sağlanmalarını söyledi. Onlar da İblis’in dediği gibi yaparlar. Hz. Zekeriyya (a.s) Allah’a değil, ağaca sığındığı için bu yanlış tutum, helâkine yol açar ve testereyle ikiye bölünür.
Cüneyd-i Bağdadî (rahimehullahu aleyh) der ki; “Belâ, ariflerin kandili, müritlerin uyarıcısı, müminlerin silâhı ve gafillerin helâk olma sebebidir. Başına belâ gelip de hoşnutluk ve sabır göstermedikçe hiç kimse imanın tadına varamaz.